Menü

Alternatif Tıp – 18 – Biyoterapi

30 Ocak 2017 - Alternatif Tıp

Bugün kullanılan tıbbi tedavi yöntemlerinin yanısıra insanlar, birçok sebeplerden dolayı, (örneğin farmakolojinin aşırılığı), hastalıklarının tedavisi için halk tıbbından da yararlanma arayışlarına girmişlerdir. Bunların içinde özellikle elle tedavi (manual therapy) ve biyoenerji ile tedavi yöntemi, en doğal ve etkili olanıdır.20. yüzyılın başında Sovyetler Birliğinde, V.İ. Behterev ve diğer bazı bilim adamları, insanın bir biyoenerji alanına sahip olduğunu farketmişler, bu konuda araştırmalar yaparak birçok kitap ve makaleler yazmışlardır. Başlangıçta başarıyla sürdürülen bütün bu çalışmalar, bir süre sonra “Marksizm-Leninizm’e uygun olmadığı için” yasaklanmış ve açılan fakülteler kapatılmıştır. Dolayısıyla uzun bir zaman biyoenerji ile ilgili hiçbir bilimsel araştırma yapılmamıştır. Hatta basında çıkan biyolojik alan ve bağlantılı olaylarla ilgili makaleler de alay konusu olmuştur.Bugün ise, bilim adamları ve kamuoyu artık biyolojik alanın varlığını kabul etmektedir. Parapsikoloji ve biyoenerji konularıyla ilgili çalışmalar dünyanın her tarafında yapılmakta ve sonuçları insanların yararına sunulmaktadır. Çok eski doğu kültürlerinde halk doktorları, insan vücudunda “Çİ” adı verilen bir enerjinin varlığını keşfetmişlerdir. Bir yaşam enerjisi olan “Çİ” nin açıklanması zordur. Çjen-tsü terapisi uzmanlara göre “Çİ”, tüm vücut enerjisinin, birleşik fonksiyonudur. Bu enerji alanında sinir merkezleriyle ilgili enerji dağıtım merkezleri de bulunur ki, bunlara “çakra” adı verilir. Bu çakralar bel kemiği boyunca sıralanmıştır. Bugün belkemiği boyunca yerleşik enerji merkezlerindeki (çakralardaki) enerji sirkülasyonunu engelleyen patolojik bozukluklar giderilebilmektedir.Doğu ve batı parapsikoloji ekollerinde yer alan ve insandaki biyolojik alan ve onun düzeltilmesi konusunda yapılan çalışmalara gelince.Günümüzde olağanüstü parapsikolojik olayları (elle tedavi dahil) açıklayabilen, sonuçlanmış tek bir bilimsel çalışma yoktur. Bugün dünyada yüzden fazla üniversite kürsüsünde bu olayın araştırması yapılmaktadır. Modern bilimde ana araştırma dalları şunlardır: Elektromanyetik, jeofizik ve psikofizik modelleri, elektronik ve rastlantısal süreçler ile ilgili düşünceler, değişim modelleri, kuantum mekaniği ve holistik modeller.Öte yandan doğuya baktığımızda durum farklıdır. Eski yoga felsefesinde ve Çin tıbbında biyoenerjinin önemi büyüktür. M.Ö.1000 yıllarında makrokozmos (evren) ve mikrokozmosun (insan, organizma), ilke olarak, tek bir şemaya göre yaratıldığına ilişkin düşünceler vardır. Bu sistemin ana hatlarını 5 temel unsur oluşturmaktadır. Bu unsurlar ateş, su, toprak, ağaç ve metaldir. Bunlar olmadan yaşam mümkün olmaz. Makro ve mikrokozmosun aktif faaliyetleri sonucu iki güç ortaya çıkmaktadır. Bu güçlerden biri erkek güç “YANG” ve diğeri dişi güç “YİN” dir. Bu iki gücün birleşimi dev bir yaratıcılık etkisi (impuls) doğurmuş ve sonuçta dünyanın ve varlıkların temelini oluşturmuştur.Yapısal birlik, evrensel cevher “Çİ” aracıyla gerçekleşmektedir. “Çİ”, bir enerji, “yaşam enerjisi” olarak izah edilebilir. Ve “Çİ” yi tek bir tanımla anlatmak mümkün değildir.Hint terminolojisinde “Çİ” nin karşılığı, “PRANA” dır. Teozofi ve antropozofide ise sema veya “semavi cisim”dir. A.İ Kobzev “Çİ” yi şöyle tanımlıyor: “Çİ” genel, dinamik, ruhsal ve maddi cevherdir. Bu tanım “Çİ” nin enerjik özelliklerini ortaya koymakta ve doğudaki biyoenerji kavramının anlaşılmasında büyük rol oynamaktadır. “Çİ” nin bu enerjik özellikleri, tüm Çin tıbbının ana temelini oluşturmaktadır.”Çİ” gücünün yanında eski Çinliler dünyanın yaratılmasıyla ilgili bir ilke daha ortaya çıkardılar. İkilik ilkesi. Bu, ikincil bir ilkedir ve dünyanın oluşumunun anlaşılmasında önemli bir rol oynamaktadır. “YİN-YANG” burada gerçek, doğal, harikulade olan olaylardır ve yaşamı bağlayıcı doğa yasalarına uygundur. Bu ikiliğin her parçası birbirine geçmekte, birbirini koşullandırmakta, ayrı olamamakta, böylece karşıtlar arasındaki birlik ve savaş oluşmaktadır. Teklik ve ikilik ilkelerine göre dünyanın oluşumunun tablosu da ortaya çıkıyor. İnsan da bu tabloda yerini almıştır. Yaşam enerjisi “Çİ” organizmada engelsiz dolaşır. Bu hareket çok düzenli ve dengelidir. “Çİ” nin hareketindeki değişiklikler ise hastalık belirtisidir. Demek ki “Çİ” organizmadaki tüm süreç ve fonksiyonların dış çevre ile birbirini etkilemesinin başlıca belirleyicisidir. İnsan vücudundaki yaşam enerjisi “Çİ” , nefes ve gıdanın bir toplamıdır. Bundan dolayı Hindistandaki yogiler ve Çinliler “Çİ” toplamak için, nefes egzersizlerine çok önem verirler. “Çİ” vücuttaki tüm süreçleri hızlandırabilir.Örneğin bağırsak tembelliğini “Çİ” enerjisini toplayarak düzeltebilirsiniz.Bu arada birçok kitapta “meridyen” terimini de görebilirsiniz. Bizim için meridyen, “Çİ” enerjisinin vücuttaki geçiş yollarıdır. Bu, ana meridyende oluşan bir komünikasyon sistemidir. İnsan vücudundaki her ana meridyen 12 organdan biri tarafından yönetilmektedir. Bunlar akciğer, kalın bağırsak, mide, dalak, kalp, ince bağırsak, idrar torbası, böbrek, perikard, safra kesesi ve karaciğer meridyenleridir.

(36)