Küçükken bir arkadaşım vardı. İsmi Marius’tu ve beraber Almanyanın
Göttingen şehrinde hem aynı okula gittik, hem aynı takımda hentbol oynadık
hemde boş zamanlarda buluşup carşıya vs. giderdik. O 10 uncu sınıftan
sonra okulu bıraktı bende liseyi bitirip üniversiteye gittim. Ondan sonra
Marius ile aramızdaki bağ koptu ve üniversitede Mariusu yavaş yavaş
unutup aklıma bile getirmiyordum.

2004 senesinin ilk günlerinde tuhaf bir rüya gördüm: Marius ile ben eski
çocuk odamda eski bir bilgisayar ile uğraşırken, ikide bir biri kapıyı
çalıyordu ve maalesef bilgisayarı tamir etmeye zaman bulmuyorduk. Ama
kapıdan kimse girmiyordu ve bir kaç kez kapıya gidip döndükten sonra
Marius yoktu ortalıkta.

Uzun zamandan beri Marius kardeşimi hatırlamazken ilk kez yine aklıma
gelmişti. Bu rüyadan bir hafta sonra Annem beni aradı ve bana Marius ile
son zamanlarda hiç buluştuğumu yahut telefonlastığımı sordu. Bende
“Hayır”dedim. Annem bana Mariusun 31.12.2003 yılbaşı gecesinde İsviçrede
bir hotel odasında intihar ettiğini söyledi.

Şok oldum ve kendimi sorumlu gördüm çünkü yıllar önce Marius ile
Hentbol takımında oynarken son derece başarılı idik ama o zaman sporcular
arasında değişik uyuşturucular dolaşıyordu ve Marius da o zamandan
itibaren kötü yollara düşmeye başladı.

Ben ona yıllar önce öfkeli ve kızgın bir şekilde şunu demiştim:”
Marius, seni manyak herif, bir gün ya biri seni öldürecek, ya bu
uyuşturucudan öleceksin yada kendini öldüreceksin”.
Bunu hatırladıkça ağlayıp kendimi suçlu hissediyorum.
Allahım ona rahmet eğlesin. Bütün yanlışlıklarına rağmen nur içinde
yatsın.

Cüneyt Yılmaz

(247)