Prof. Dr. Ahmet Maranki tüm dünyada insanların zihinlerinin kontrol edildiğini öne sürüyor. Dünyanın Gizli kalmış sırlarını
açıkladığını söylüyor. Gizli ve bilinmeyen kavramlar ne ?
Kozmik bilim, bio enerji, sağlıklı yaşam gibi konular üzerinde uluslararası alanda çalışmalar yapan Azerbaycan Kozmik
Araştırmalar Enstitüsü`nden Kozmik Bilim Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Maranki, hayatın sırları, sağlıklı yaşam ve dünyada gizli
kalmış çalışmalarla ilgili şok edici bilgiler verdi. Maranki, Türkiye`de açılan kuyuların hepsinde petrol olduğunu ifade
etti.
“Kozmik Bilim ve Kozmik Bilinç” konulu konferansa konuşmacı olarak katılan Prof. Dr. Ahmet Maranki, kozmik bilimin akıl
sahiplerine, yani aklını kullananlara ve düşünenlere hitap ettiğini, kozmik bilincin ise kainat kitabını ilim ve fen
noktasında okumak olduğunu söyledi. Konferansında izleyenleri şaşırtan ve ilgisini çeken konulara değinen Ahmet Maranki,
dünyanın büyük bir patlamayla oluştuğunu ve bu patlamayla devamlı bir enerjinin yayılıp genişlediğini, genişlemeyle birlikte
ise yeni bir enerji ortaya çıktığını dile getirerek, “Kainatın bu hareketlilikle beslenmesi kozmik bilime göre bu enerjiyle
bağlantılıdır. Bu gördüğümüz genişleme ve yayılan enerji bütün kozmosu etkilediği gibi dünyamızı da etkiliyor. Yaratıcı
diyor ki; `Sizin göremediğiniz ama her zaman bedeninizde ve çevrenizde enerji ve canlılar var. Bizim görünmez vazifeli
yaratıklarımız var` diyor. Bu çok önemli. O canlılar bizim etrafımızdaki enerjidir. Bu enerji topraklanmadığı takdirde
birçok hastalık bizi beklemektedir. Etrafımızda oluşan enerjiler canlıdır ve yaratıktır. Dinin emri de bunu gösteriyor. Bu
çok önemlidir” dedi.
İlk defa dünyada bir elin yaydığı enerjileri tespit ettiklerini, vazifeli yaratıkların şu anda boyutta, her şeyin etrafında
olduğunu, bunların bilimsel olarak görüntülendiğini, enerji diye bilinen bu canlılardan koruma alanı oluştuğunu kaydeden
Maranki, “Düşüncelerimize göre, etrafımızdaki enerji şekil değiştirmektedir. Kötü bakarsanız enerji alanınız kötü olur.
Bunları iyi düşünün, etrafımızdaki canlılar tüm yaptıklarımızı kontrol merkezine iletiyor. Orada bir eksi veya artı
veriliyor. Mesela 100 eksiniz olduğunda bir yere çarpabilir, bin tane olduğu zaman başka bir şey olabilir” uyarısında
bulundu.
“RENKLERİN HEPSİNİN TEDAVİ EDİCİ ÖZELLİÐİ VAR”
Dünyadaki 124 bin hayvanın ve bitkinin hepsinin rengarenk olmasının tesadüf olamayacağına da dikkat çeken Maranki, bunların
eşref-i mahlukat olan insanlar için yaratıldığını vurgulayarak, “Bilimsel olarak bazen kabul edilmese de, `biz topraktan
yaratılmışız` diyoruz. Toprağız. Toprak ve suyun çekilmiş fotoğraflarına bakıldığında bunların hiç birinin tesadüf
olamayacağı görülecektir. Demek ki; gören onun ötesinde bir güç. Biz yaratıcının boyasıyla boyanıyoruz. Mor, lacivert, mavi,
yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı. Bu renklerden istifade edin. Renklerin hepsinin tedavi edici özelliği vardır. Osmanlı
döneminde renk, ses, müzik odaları vardı. Biz bunları unuttuk. Bütün noktalar bedenimizde var. 8 ayrı noktada renkler var.
Tesadüf müdür? Hepsi canlı hepsi enerji saçıyor. Ama bizim insanlarımız televoleler, maçlarla uğraşıyor. Konuşanlar günah
keçisi kabul ediliyor ama bunlar gerçektir. Kainatın kitabını okuyarak, sağlımızı korumaya devam edebiliriz. Tabii ki tıp da
olacak” diye konuştu.
“NİKAHLI EŞE DOKUNUNCA RENKLER NORMAL”
İnsanların etrafındaki canlıların (enerjinin) düşüncelere göre değiştiğini, bunun hızının ise ışık hızını aştığını dile
getiren Maranki, bunların hepsinin belgeli olduğunu vurguladı. Kirlian tekniğiyle ilginç bir deney yapıldığına işaret eden
Maranki, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Nikahlı ve nikahsız yaşadığınız dokunmayla gelişen olaylara bakalım. Erkek nikahlı eşine dokunduğu zaman renkler normal
seyrediyor. Ama kendisine yabancı bir kadına dokununca kapkara oluyor. Yaratıcının emirleri dışında olduğu kareler kapkara.
İlk defa bunlar bilimsel olarak kanıtlandı. Düşünceye göre çevremizdeki renklerde değişmeler oluyor. Sağ elle aldığımız
elmanın rengi bile değişik. Bunun gibi örnekler çok. Gıda konusuna bakıldığında meyveler enerjilerini dışa doğru veriyor.
Sağlığımız için de gıdaları zamanında yemeliyiz. Enerji durumları değişik olur. Mantarın müthiş bir enerjisi vardır.
Ağaçların etrafındaki zehir şifadır, yılan zehri şifadır. Ama bizim enerjimiz ona yetmediği için zehir etkisi yapıyor. Şimdi
bunlar silah sanayiinde kullanılmaktadır. Hücrenizi çalıştırın, havuçta da yoğun bir enerji vardır. Sabahları bir elma,
havuç, kırmızı pancar suyu içine bir kaşık bal koyup için. Hayatınızda çok şey değişecek. Bir elmanın çekirdeğinde bir elma
ağacı varsa, onun çekirdeğini atmak akıl işi değildir. Bu enerji çeşitleri kirlian tekniğiyle tespit edilmiştir.”
“TÜRKİYE`DE AÇILAN KUYULARIN HEPSİNDE PETROL VAR”
Radyo dalgalarının, televizyonların, gazetelerin, bu iletişim araçlarında bulunan görüş ve fikirlerin, alışveriş yapılan
dükkanların, bulunulan yerlerin, görüşülen insanların hepsinin beyne etkileri bulunduğunu ve bu etkilerin insanların
genlerini aktifleştirdiğini veya pasifleştirdiğini, şehvet odaklarını arttırıp azalttığını ifade eden Maranki, dünyada
herkesin izlendiğini ileri sürdü.
Maranki, “Kastamonu`da 11 kuyudan 3`ünde petrol var” dediğini, ancak “yok” deyip bu kuyuların kapatıldığını, bunun kimsenin
umurunda olmadığını da ileri sürerek, şöyle devam etti:
“Türkiye`de açılan kuyuların hepsinde petrol var. 1998 yılında BM temsilcisiyim. Petrol yataklarını araştırıyorduk.
Bartın-Sinop arasında petrolleri görüntüledik, akan yerleri tespit ettik. Ama izleniyoruz. Engel oluyorlar.
Çıkarttırmıyorlar. `Birileri bizi gözetliyor mu?`, `Her an kontrol altında mıyız?`. Evet, uzaktan zihin, beyin kontrolü
mümkün. Radyo dalgalarıyla nelere tesir edebiliriz? Tusinami, kasırga, deprem, tesla projesi neleri kapsıyor? Gölcük depremi
proje aksaklığı olabilir mi? Kozmoza hakim olan her şeye hakim olur mu? Gölcük depremi tesla projesiyle bağlantılı. Sordum,
bağlantılı olduğunu söylediler. Nevada 51. bölgedir. Uydular görüntülüyor, orijinal resimlerdir. Basit ama hakikatler
bunlar. Gözetleniyoruz.”
Maranki, termal kamerayla ölen birinin bedeninin soğuyup enerjinin (ruh) çıkışını görüntülediklerini, hücreler çalışınca
renklerin çalıştığını ve renklerin yavaş yavaş gittiğini, vücudun yavaş yavaş soğuduğunu, enerjinin en son kalp ve gözde
toplandığını ve sonra karardığını da sözlerine ekledi. Maranki, konferansında uyduya bağlanarak Samsun Büyükşehir
Belediyesi`nin odalarını da izleyicilerine gösterdi.
AHMET MARANKİ İLE BEYİN KOTROLÜ ÜZERİNE RÖPORTAJ
Prof. Dr. Ahmet Maranki tüm dünyada insanların zihinlerinin kontrol edildiğini öne sürüyor. Maranki ile Matrix`ten petrole,
cep telefonundan başörtüsüne, Irak Savaşı`ndan sigaraya, 11 Eylül`den depreme kadar birçok konuda hızlı bir söyleşi yaptık.
Kemerlerinizi bağlayın…
Soru : Son zamanlarda “Kozmik Bilinç”ten çok söz ediliyor. Siz bir kaç televizyon programında bahsettiniz. Hatta, “Kozmik
Bilinç” isimli bir kitap hazırladığınız biliniyor. Nedir “Kozmik Bilinç” ?
CEVAP : Peygamber Efendimiz`in (sav), “İlmin yarısı sormaktır” şeklinde bir hadisi vardır. Biz de sormaktayız ve bunun
cevabını kainatta aramaktayız. Kozmik bilinç de kainatta olan hadiselerin nasılını, niçinini, nedenini araştırmaktadır.
Kozmik bilinç, “evrendeki bilim” demektir. Felsefeciler ayı, yıldızı, güneşi, Satürn`ün halkalarını araştırırlar. Ama ayı,
yıldızı, Satürn`ü birbirine bağlayıp onu döndüren ve niçin döndüğünü izah eden şeyi açıklamazlar. İşte kozmik bilinç
kainatı, hayvanatı, nebatatı idare eden tek bir merkez güç olduğunu ve merkezin de bize neler bildirdiğini araştırıyor. Yani
“kozmik bilinç” kainat kitabını araştırır. Bir Kur`an ve bir de kainat kitabı vardır. Dünya insanlığı artık şunu bilmeli;
yaşananlar ayrıdır, bilinenler ayrı. Bazı şeyler için bilimsel izah gerekir deniyor ama bu, bilimsel değil ama gerçektir.
Çünkü bugün bizim konuştuğumuz, duyduğumuz ses dalgaları bütün ses dalgaları içersinde bir iğne ucu kadar yer tutar. Yine
gördüğümüz bütün renkler sadece kırmızı ile mor arasıdır. Yine algıladığımız kokular, hisler, duygular bizim ölçülerimize
göredir. Ama bunun ötesinde başka alemler, boyutlar vardır. İşte kozmik bilinç bunu araştırır.
Soru : Gördüğümüz renklerin ötesinde renkler var mı? Duyduğumuz ses dalgalarının ötesinde ses dalgaları var mı?
CEVAP : Vardır ve bilim bunu ispat etmiştir. Psikokinezi, yani maddenin mana ile izahı. Bilim bugün bunun nasıl olduğunu
araştırmaktadır. Biz bunun mana boyutuna çok fazla girmeyeceğiz. Buna binlerce kitapta girilmiş ama bir şey anlaşılmamış ki
insanlık bugünkü zor durumda. Bilimin mevcut yöntemlerinin dışında akıl yürütme, tahayyül dediğimiz ikinci aşaması, sezgi,
yoğunlaşma, hissetme yani kozmik boyutu vardır. İşte kozmik bilinç bu “ötelerden” bahsediyor. O öte de Hablullah (Allah`ın
ipi) dediğimiz bir iple merkeze bağlıdır. Bilgisayarlardaki kablo gibi kainattaki bütün nesneler fiiliyatlarında,
hareketlerinde tek merkeze bağlıdırlar. Kainatta cansız yoktur. Taş, toprak da canlıdır. Kur`an-ı Kerim`de zihayat, ziruh ve
zişuur sahipleri olarak adlandırılan ve artık bugün bunda tereddüt edilmeyen bir yaratık silsilesi var. Ama bu silsilenin
dışında yine ilahi kitaplarda buyurulduğu gibi “sizin görmediğiniz benim görevlilerim vardır dünyada” deniyor. İşte bunu
gavur dediğimiz Rus bilim adamları ölçmüş.
Gavur kim tartışılır!.. Herşeyi kabul edip bunların dışına çıkmayıp at gözlüğüyle meseleye bakanlar mı, yoksa din, milliyet
vs adına bunları araştırmayıp bizi bu hale düşürenler mi? Ruslar “insan aura”sı dediğimiz enerjinin etrafında 1016 milyon
canlının yaşadığını görüntülemiş. Yani her an bir santimle bir metre kadar etrafımızda bizi kalkan gibi “koruyan veya zarar
veren” yani hayatımıza, fiiliyatımıza, halet-i ruhiyemize bağlı olarak katrilyonlarca canlı var. Bunlara “nariler, nuriler”
de denilebilir. Biriyle tokalaştığınız zaman halsizleşirsiniz veya birisi size baktığı zaman yıkılırsınız. Ya da ilim
meclislerinde bulunduğunuz zaman müsbet enerji yüklenirsiniz. Kötü meclislerde, kötü insanların yanında bulunduğunuz, kötü
fikirlerle beslendiğiniz zaman fiziki olarak da bir şeyler kaybedersiniz. İşte kozmik bilinç bütün bunları araştırıyor ve
akılları gözlerine veya midelerine inenlere anlatmaya çalışıyor.
Soru : Beyin kontrolü ve zihinlerin yönlendirilmesi konusunda yoğun tartışmalar var. Böyle bir yönlendirme veya kontrol var
mı?
CEVAP : Dünyada FM dediğimiz akustik frekansları olan mikrodalgalar, nöroelektromanyetik dalgalar, uzaktan da olsa beyinlere
tesir edebilmekte, davranışlar kontrol edilebilmektedir. İki yıldır kozmik bilinci insanlara, konferanslarda,
televizyonlarda, gazetelerde anlatmaya çalışıyoruz. Bunları duyan insanlar garip garip bakıyorlar. “Böyle bir şey var mı?”
diye soruyorlar. Çünkü dünya insanlığının beyni kontrol altına alınmış durumda. İnsan düşünen bir varlıktır ama çeşitli
yöntemlerle düşündürülmüyor.
Soru : Peki nedir bu yöntemler?
CEVAP : Öncelikle aldığımız gıdaların içinde hormon denilen menfi maddeler yüklüdür. İçtiğimiz koladan, yediğimiz
dondurmalardan tutun da bütün ilaçlar, etler, sütlerde mevcuttur bunlar. Siz tavukların bugün nasıl yetiştirildiğini
görseniz yiyemezsiniz.
Soru : İnsanların düşünmemesi için o gıdaların içine maddeler mi karıştırılıyor?
CEVAP : Bunların planlı yapılanı var bir de hileye kaçarak yapanlar vardır. Özel olarak bu gıdalar ülkemize gönderilir. Bir
çok yabancı sigara dünyada çok çeşitli üretilir. Türkiye`ye ise ayrı sigaralar gönderilir. Onun içine ayrı katkı maddeleri
enjekte edilir. O insanların doğacak çocukları, düşük ağırlıklı, hırıltılı, hastalıklı, ince kemikli, gerizekalı, şaşı olsun
diye. Bunu ben demiyorum, 40 bin İngiliz doktor üzerinde yapılan araştırmalar söylüyor. Demek ki her şeyde bu sıkıntıyı
duyuyoruz. Niçin yüzyıl önce bu kadar hastalık yoktu. Bir çok hastalığın virüsle bulaştığı artık ortaya çıkmaktadır. Demek
ki hastalıklar ağzımızla aldığımız, bedenimize giren bu gibi şeylerle bilinçli olarak oluşturulmaktadır denilebilir. İkinci
yöntem olarak; radyo dalgaları ile yapılan tahribatlardır. Uzaktan radyo dalgalarıyla beyinler yönlendirilip
etkilenmektedir. Mesela elimizde bulunan cep telefonu. Telefonda artıya bastıktan sonra bire basarsanız çevrilen numara
Amerika ile konuşturur, yediye basarsanız Rusya ile…1`le 7 arasındaki tuş sesi farklıdır.
Aynı piyanonun tuşları gibi. Dalga boyları farklıdır, onun için sesleri farklı algılarız. Bir tuşa bastıktan sonra bizim
sesimizi Amerika`ya ulaştıran nedir? İlahi metodla baktığımızda bunu taşıyanıar var. Bediüzzaman Hazretleri; “Sesler hava
zerreleri üzerinde taşınır” diyor. Bunun bir ileri boyutu daha var. Hava nedir? Sadece bizim bildiğimiz hava mıdır?
Seslerle, kokularla, ateşle, ışıkla, elektrikle, karanlıkla taşınır bunlar. Demek ki bunların hepsi bir yaratık. Karanlık
güneşin batması değil. Bugün karanlıkta bir gözlük takıyorsunuz, insanı görüyorsunuz. Bu yeni bir boyuttur. İnsanlık
bunlardan bilgisiz. Bunlar bugün mutlaka araştırılmalıdır. Güneşin ısısıyla ışığını getiren aynı olamaz. Işığını getiren
ayrı bir çeşit varlıktır, ısısını getiren ayrı. Yağmur damlasını alıp getiren ayrıdır, gecenin karanlığında yıldızları
görmemizi sağlayan ayrı bir çeşittir. Demek ki etrafımızda farklı dalga boylarında farklı boyutlarda, göremediğimiz o kadar
çok yaratılmış varlık var ki… Mesela kozmik bilince göre virüs, bakteri, cin, şeytan, melek gibi varlıklar izafi
tabirlerdir ve bunlar enerjinin farklı boyutlarıdır. Nariler ve nuriler gibi. Nazar olayı; mesela bir öküze bakıyorsunuz ne
kadar güçlü diyorsunuz hayvan ölebiliyor. Onu öldüren bizim menfi bakışımız, öküzün enerjisinin buna yetmemesidir.
(122)