* Botteneau adlı bir adam, 1860 yılında sivil Olarak Fransız Deniz Kuvvetleri’nde görev almıştı. Adamın Deniz Kuvvetleri’ne girme nedeni oldukça gariptir. Botteneau limana girecek gemileri günlerce öncesinde görüyor, ilgililere haber veriyordu. Deniz Kuvvetleri’nin kayıtlarına göre,dört yılda 575 geminin limana gireceği günü tam olarak bilmişti. Yeteneğine Nauscopie adı verildi. Bu yeteneğin kendisinde doğuştan olmadığını, uzun zaman çalışarak geliştirdiğini söylüyordu. Bıkıp usanmadan her gün ufukları gözetlemişti. Bu yeteneği yıllarca devam etti. Zamanın Fransız Denizcilik Başkanı mareşal de Castires, Botteneau’ya 10 bin Frank ikramiye, ayrıca her yıl da 1200 Frank maaş teklif etti. Tabii karşılığında sırrını istedi. Botteneau teklifi düşünmeden geri çevirdi. Ondan geriye kalan belgelerden öğrenildiğine göre, bütün mesele ufuklara dikkatle bakmak, atmosferdeki değişiklikleri tespit edebilmekti.

* Fransa’da Solutre civarında, durmakta olan bir ambalaj kağıdı balyası, işçilerin gözü önünde ve çok sakin bir havada, durup dururken havalanarak gözden kaybolur. Olayın tanıkları derhal bunu rapor ederler. İngiltere’nin Hamshire eyaletinde, puslu bir sabah, dört köpek acı acı havlayarak herkesin önünde gökyüzüne doğru havalanır ve birazdan görünmez olur. Fransa’nın Lille şehrinde, Norveç’in Tromso şehrinde ve Galler ülkesinin Swansea şehrinde yine çeşitli köpekler aynı akıbete uğrar. Resmi raporların içinde, havalanan kedilerden de bol bol söz edilmiştir. Bütün bunların içinde en ilginç olanı ise hiç kuşkusuz, 1950 yılında meydana gelen acayip bir havalanma olayıdır. Çünkü bu bir gemidir ve üstelik 60 ton çekmektedir. Maida adlı bu gemi Bengal Körfezi’nde seyrederken aniden kısmen havalanıverir. Geminin tayfaları bu garip havalanışı şöyle ifade etmişlerdir: “Devasa gemi hemen tamamen suyun dışına çekildi ve bir dakika kadar bu vaziyette kaldı. Daha sonra da büyük bir gürültüyle suyun yüzüne iniverdi.” Bütün garip havalanma olayları, tayfun, fırtına gibi doğal tabiat olaylarından çok teorik bazı tezlere dayandırılır. Çünkü hadiseler oluşurken hava şartlarında hiçbir gariplik yoktur. Uçan dairelerin varlığına inananların fikrine göre bu olaylar yapay olarak uzaydan gelen bazı deneyciler tarafından yapılmaktadır. Onlar şu tezi savunurlar: Nasıl ki biz Ay’a, Mars’a gidip toprak vb. numuneler topluyorsak, belki uzaydan gelen bazı canlılar da aynı işlemi uygulamaya çalışıyorlardır.

* Takvimler 6 Ağustos 1969 gününü gösterirken, Malezya’da orduyu bile alarma geçiren, ilginç bir olay yaşandı. Segernat kasabasında resmen dev bir yaratık görülmüştü. Başkentten 60 kilometre uzaklıktaki askeri birlikte nöbetçiler hariç herkes uyuyordu. Sabaha karşı nöbetçilerden biri dışarıda ayak sesleri duydu. Hemen harekete geçip, çevresini şöyle bir süzünce, hayretten küçük dilini yutacaktı. Yaklaşık 6 metre boyunda bir dev kendisine doğru geliyordu. Ateş etmek için hemen silahına sarıldıysa da geç kaldı. Dev birdenbire ortadan kayboldu. Daha sonra yapılan araştırmalarda, bu saatlerde, yine Segernat ‘a 15 kilometre uzaklıktaki bir köy civarında da bu devi görenler oldu. Devin bıraktığı ayak izleri hayli ilginçti. 15 santim genişliğinde, 45 santim uzunluğundaki ayak izleri kara iyice gömülmüştü. Buda devin bir hayli ağır olduğunu gösteriyordu.

(45)