Menü

İstanbul'un Dikili Tılsımları

30 Ocak 2017 - Diğer

Eskiden her türlü felaketten ve dertten kurtulması için İstanbul’ un değişik yerlerinde tılsım mahiyetinde taşlar

dikilmiştir. İstanbul’da bir çok dikili taş bulunduğu ve bunların zamanla yok olduğu bilinmektedir.
Tılsım dedikleri üzerinde odaklanan veya depolanan tesirleri yaymak suretiyle hedef alınan ne ise onu istenilen yönde

etkileyen çeşitli objelerdir. Bu tılsımlı taşlar şöyle sıralanır.

Arkadyüs sütunu ve tılsımı
Avrat Pazarı’nda bin parça beyaz mermerden yapılmış olan minare gibi içi boş merdivenli yüksek bir direk ve bu direğin

tepesinde tek parça beyaz mermerden beyaz bir heykel vardı. Heykel yılda bir kez değişik mahiyette bir ses çıkarırdı. Bütün kuşlar çevresine toplanıp, etrafında dönmeye başlarlardı. Kuşların binlercesi yere düşer,

halk da toplayıp yerdi. Abide bu gün Cerrahpaşa’da Avrat Pazarı’ndaki evlerin arasına
sıkışıp kalmıştır.

Bekaretini yitiren kızları biliyordu
Fatih’teki Kıztaşı 1908 yangınından sonra bir meydan ortasında bırakılmıştır. Yüksek bir kaide olan beyaz mermerden yapılma

bir taştı. Yüksekliği 10 metreyi bulan bu sütunun üzerindeki heykelin önünden geçen genç
kızlardan bekaretini yitirmiş olanları haber verdiği ve Padişahın şikayetleri üzerine kırdırıldığı bilinir.

Kenti sineklerden koruyordu
Atinalı Apollonius MS I. Yüzyılda İstanbul’da yılanlı sütuna benzer işlev gören bir heykel diktirmişti. Bu tılsım sayesinde

şehir sineklerden korunuyordu. Romalı tarihçi Polonius’a göre Apollonius bir sanatçıya büyük boyda bronz bir sinek heykeli

yaptırmış. Ve sihirli sembolleri
hazırlatarak üstüne diktirmiştir. Çok kısa bir süre sonra kentteki bütün sineklerin öldüğü ve ortadan kaybolduğu

görülmüştür. Hatta Evliya Çelebi bu ilginç tılsım için “Hala etkisi görülmektedir” diye yazmıştır.

İstanbul’da neden leylek olmaz?
Altı mermer olarak adlandırılan dikili taşın üzerindeki leylek figürleri ve esmalar yüzünden rüzgarın etkisiyle oluşan ve

dağılan titreşimler leyleklerin hepsini kovar veya öldürürdü. Bu yüzden İstanbul’da çok büyük leylek kafileleri barınmaz.

Leyleklerin İstanbul ile Üsküdar
semtlerinden daha ziyade nadir de olsa, yuva yaptıkları gözlenmiştir.

Barıştıran direk
Altı mermer dikili taşının üzerinde birbirine sarınmış bir kadın ve erkek gözlenir. Bu tılsımlı taşta kavgalı karı kocaların

bu direğe sarılması ile onları derhal barıştırırdı.

Vebadan koruyan dört köşeli sütun
Sultan Beyazıt Hamamı’nın altındaki dört köşeli sütunun tılsımı da veba hastalığına karşıydı. Bu tılsımlı sütun ayakta

kaldıkça İstanbul’a veba girmemiştir. Hamam inşa edilirken bu direği yıktılar ve o andan itibaren kente veba yayılmış.

Sultan Beyazıt’ın bir oğlu da vebadan ölmüştür.

Ayasofya’da dört mermer direk
Ayasofya Camii’nin güney tarafında dört adet mermer direk ve bunların üzerinde de dört meleğin (Azrail, Mikail, İsrafil ve

Cebrail) resimleri bulunurdu. Bu melekler dört yöne doğru akarlardı. Rivayete göre yılda
bir kez Cebrail’in resmi kanat çırpıp bağırınca doğu bölgelerinde bolluk olurmuş. İsrafil resmi kanat çırpınca batıda kıtlık

olurmuş. Mikail yaptığında kuzey yönünden ortaya bir kahraman çıkarmış. Eğer Azrail kanat
çırparken görünürse veba salgınları olurmuş.

Yılanlara karşı
At Meydanı’ndaki eski Spina’nın üzerindeki Büyük Konstantin tarafından Delf şehrinden İstanbul’a getirilip diktirilen bu

sütun Helenistik devre ait abidelerin en eskisidir. Üstünde birbirine dolanmış üç yılan başı
vardır. Akrep, çıyan ve yılan gibi hayvanlardan kenti uzak tuttuğuna inanılmaktadır. Yılanlardan birinin başını bir yeniçeri

kılıçla vurarak kırmıştır. Ve direğin tılsımı bozulmuş. O sene İstanbul akrep, çıyan ve
haşaratın hücumuna uğramıştır.

Deniz ait tılsımlar
Çatladıkapı’da, Güngörmez Sarayı bitişiğinde üzerinde tunçtan bir dev heykeli bulunan dört sütun vardı. Ne zaman düşman

gemileri gelecek olsa, heykelden dev bir alev çıkar ve gemiler tutuşurdu. Kadırga limanında dev gemiye ise kentte bulunan

büyücü kadınlar Zemheri
gecesi biner ve sabaha kadar limanı dolaşarak İstanbul’u korumak için büyüler yaparlardı. Bu tılsımlı geminin, Fatih’in

İstanbul’u fethi sırasında ele geçirdiği söylenir.

İstanbul’un her yerinde bulunan bu tılsımlı dikili taşların başlı başına bir enerji merkezleri oldukları düşünülebilir. Bu

taşlar büyük olasılıkla kozmik yasalar uyarınca bir takım enerjileri dağıtıyorlardı. Belki bu günde aynı işlevi görüyor

olabilirler. İstanbul’a deprem olmasın diye yapılan sayısız taş ve tılsım bulunmaktadır. Hatta yapılan bir araştırmada bu

taşların Fay hatlarının üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Bu tip tılsımlar kişiye özel olarak da çalışılabilir.

(54)