Menü

Ölümsüz Kont Saint Germain

30 Ocak 2017 - Diğer

Gizemlerin adamı;Bilinmeyen bir gizem örgütünün dünya temsilcisi;

Öyle bir adam düşünün ki, yüzyıllardır yaşıyor olsun, 300 yıl boyunca Avrupa Sarayları´nda tanınsın ve el üstünde tutulsun.

Büyücü, simyacı, kaşif, milyarder, tıp adamı ve inanılmaz bir müzisyen; hatta Çaykovski onun bestelerini çalmıştı. İşte

Kont St. Germain buydu ama böyle biri gerçekten yaşadı mı? Kaynaklar bunu kesinlikle gösteriyor. Kimdi bu garip adam?

Gizemlerin adamı; Francis Bacon, Valentine Andres, The Polish Rider (Polonyalı Süvari), Prince Rakoczy, Sinyor Gualdi, Kont

Saint Germain gibi isimlerin yanısıra, İngiltere Krallığı’nın gerçek varisi Francis Tudor olduğunu ve gerçek soyunu

saklamak için kullandı. Bacon-Shakeaspeare ve Kont St. Germain üçlüsü tek kişi miydi?

Shakeaspeare

Kont St. Germain´ın tüm geleneksel biyografi yazarlarını şaşırtan bir yaşamı vardır; yazılan en sempatik kitap “The Com te

de St. Germain-Kralların Sırrı”dır. Yazarı ise dinbilimci I.Cooper Oakley’dir. Kitapta, Kont St. Germain bir kadının

gözüyle anlatılır. Kont´un gizemi tarihçi Bentick Van Rhoon’un şaşırtıcı notlarından yararlanılarak anlatılmış. 18 Nisan

1760 tarihli notlarda şöyle yazıyor: “Onun kim olduğunu kimse bilmiyordu. İngiltere gibi bir ülkede bu tuhaflık beni

şaşırtmazdı çünkü bu gizemi çözecek bir istihbarat örgütü yoktu, fakat beni asıl şaşırtan Fransa gibi bir ülkede bile

sırrın çözülememesiydi.”

Andrew Lang

Andrew Lang’ın, “ Tarihsel Gizemler” adlı kitabına bir göz atalım; “Resmi dökümanlarda onun izine rastlamadım ama bir

yerlerde böyle belgeler olduğu söyleniyor. Kont, 18. Yüzyıl´da ki bir çok biyografi yazarının ele geçirmek istediği bir

kişilikti. Ama güvenilir devlet dökümanlarında onunla ilgili bir ize rastlamak için şansınıza güveniyorsanız, bunun büyük

bir hata olduğunu anlarsınız”

III.Napoleon

Fransa İmparatoru III.Napoleon da Kont Saint Germain’in sırlarını merak etmişti. Kütüphanecilerine,18. Yüzyıl sonlarıyla

ilgili arşiv ve dökümanları araştırıp toplamasını emretti. Sonunda, koca bir dosyayı dolduracak kadar belge toplanmıştı.

Fakat Fransa-Prusya savaşında ve halk ayaklanmasında toplanan belgelerin bulunduğu bina yandı. Yazar Magre, “Magi’nin

Dönüşü” adlı kitabında; “Bu yine kaza olarak nitelenen bir ilahi adalet örneği çünkü dünyada bazı şeyler gizli kalmalı”

diyordu.

Grillot de Givry

Grillot de Givry’nin “Cadılık, Büyü ve Simya” adlı kitabında söylediği gibi Mrs Cooper Oakley, Kont Saint Germain’in hala

hayatta olduğunu iddia ediyor ve bu iddiasını kanıtlayacak belgeleri arıyor. Fransız Ulusal Kayıt Ofisi, Yabancı Olayları

Araştırma Fransız Ofisi, Berlin’deki Alman Saray Arşivi, Viyana Saray ve Devlet Arşivi ve Kopenhag Devlet Arşivi, Cooper

Oakley’in iz sürdüğü mekanlar. Genel bilgilere göre, Kont Saint Germain, doğumu ve kökeni yüzünden kendini saklamak zorunda

kalmıştı. Transilvanya prensi Rakoczy’nin en büyük oğlu olduğu iddiaları vardır.

Paris’te “Saint Germain”, Londra’da “Kara Haç Markisi”, Ubergen’de “Kont Surmount”, İtalya’da “Kont Bellamore”, Venedik’te

“Montferrat Markisi”, Pizza’da “Schoening Şovalyesi”, Cenova’da “General Soltikov” ve Murenberg’de Rus Hükümeti tarafından

verilen onur payesini taşıyan “Başarılı General” onun bilinen bazı kişilikleriydi. Rus Savaşı’nda askerlere verdiği bir

içecek yüzünden içeceğe “Saint Germain Çayı” adı verildi, çayın adı, ileride “Rus Çayı” olacaktı. Bu bitkisel karışım her

derde deva bir içecekti.

Kont Saint Germain, bazen de Rakoczy adının harfleriyle oynayarak “Tzaragy” adını kullanıyordu. Bu da kullandığı birçok

isimden biriydi. Saint Germain Kontu, ilk kez 1710’da Venedik’te görüldü. Daha sonra Fransız Sefiresi Madam de Gergy onu 45

yaşlarında bir adam olarak tanıdı ve 50 yıl sonra Paris’te karşılaştıklarında sanki hiç yaşlanmamış gibiydi. Sanki Saint

Germain Kontu’nun oğluydu. Madam de Gergy’e göre gençliğinin sebebi kullandığı bitkisel bir gençlik iksiriydi. İlk

karşılaşmalarında bu iksirden ona da vermişti.

Kont Saint Germain ilk kez görüldüğü Venedik’ten döndüğünde onu kimse bilmiyordu. Ama Jenning’in “Rosicrucians-Gül Haç,

Ayinleri ve Gizemleri” adlı kitabında onunla ilgili atıflar vardır. Burada Kont Saint Germain’e çok benzer bir kişinin

tarifi vardı. Verilen tarih ilk görüldüğü yıldan 23 yıl öncesiydi yani, yıl 1687´idi. Bu kişi Sinyor Gualdi adını

kullanıyordu, yıllar sonra işi ve uyruğu araştırıldığında şehri çoktan terk etmişti, tıpkı Saint Germain Kontu gibi.

Gualdi, bir sanat uzmanıydı ve seçkin parçalardan oluşan bir koleksiyonu vardı. Manly Hall ve yandaşları bu tuhaf

“Sinyor”un Kont Saint Germain olmasından kuşkulanıyorlardı.

Polish Rider

Başka bir yerde “Polish Rider” adıyla tanınan kişi için de aynı izi sürebiliriz. Bu kaynakta iddia edildiğine göre, 1624’te

ünlü bilge Francis Bacon olarak resmen öldükten 46 yıl sonra 1670’te, Abbe Monfaucon de Villars’a Gül-Haçlar´ı (Masonların

ve okültistlerin ünlü gizem örgütü) anlatan bazı notlar vermişti. Bu notlar “Comte de Gabalis” başlığıyla basıldı. Ancak

bir dahi onun özgün yazı stilini taklit edebilirdi. Ama bu çok zor bir ihtimal olduğuna göre bu kişi Kont Saint Germain

olmalıydı.

Her taşın altında o vardı;

İngiltere´deki özel müzesinde kendi el yazısıyla yazılmış bir mektup vardır. Mektup onun 22 kasım 1735’te Hauge Morin’de

Baron von Gleichen’in sekreterliğini yapmış olduğunu ve Hollanda’da 1739’da karşılaştıklarını ispatlıyor.

Horace Walpole

Charles Edward

9 Aralık 1745’te Horace Walpole isimli bir kişi Kont Saint Germain’le konuşurken onun iki yıldır Londra’da olduğunu

söylediğini anlatıyor. Bu tarih Charles Edward ayaklanmasına rastlıyor ve St. Germain Kontu olduğuna inanılan genç bir

isyancı, bir süre şüphe altında kaldı ve tutuklandı. Ama daha sonra masum olduğu anlaşıldı. Bu olayla ilgili olarak

Walpole, bir mektupta şöyle yazıyor: “Geçen gün tuhaf bir adamı tutukladılar. Kont St. Germain adında birisiydi. İki yıldır

buralarda, hiçbir zaman adını ya da nereli olduğunu söylemiyor. Ama bilinen bir şey varsa, gerçek isminin Kont St. Germain

olmadığı. Çok iyi şarkı söylüyor, inanılmaz bir şekilde keman çalıyor, besteler yapıyor ve onun çılgın biri olduğu

düşünülüyor. Aslında çok duyarlı ve hassas. İngiltere Prensi bile onu merak ediyor ama çok kibirli biri.”

Bulwer Lytton

İngiltere’de St. Germain, ünlü yazar Bulwer Lytton ile arkadaştı. Yazarın bir Rosicrucian olduğu düşünülüyordu. Ünlü kitabı

“Zazani” nin baş karakteri Kont St. Germain’di. Kitapta bu gizemli adam bir Rosicrucian ve simyacı olarak

nitelendiriliyordu. Ayrıca gizli bir yaşam sürdüğü de belirtilmişti.
Kont St. Germain’nin kendi beyanlarından 1745 yılında iki kez Hindistan’da bulunduğunu anlıyoruz ve 1773’te yazılmış diğer

mektuplardan anlaşılıyor ki; 1755’te tekrar Hindistan’da bulunmuş. Aynı mektupta bir de oğlu olduğundan bahsediyor. Çocuğun

Bacon’un oğlu olduğu ve Amerika’nın kolonileşmesinde (Virginia Eyaleti´nin ilk yıllarında) büyük rol oynadığı tahmin

ediliyor. Bu konuda daha birçok söylenti var. Hatta Kont St. Germain’in bu olaylardan sonra Himalaya’lara çekildiği iddiası

da var. Dinlenmek için düzenli olarak geldiği Himalaya’larda yoga ile ilgilendiği ve yoga yaparken görüldüğü söyleniyor. 18

Yüzyıl boyunca nereden geldiği, kim olduğu ve soyu tüm Avrupa’da merak edildi.
Gizemlerin adamı hakkında E. M. Butter’in yazdığı “Magi Efsanesi” adlı kitapta şöyle yazıyor; “Böyle dikkat çekici bir

şahsiyetin tanınmaktan kaçması bir meydan okumadır. Çağdaş bilgilerle bile ulaşılamayan bir kimlik aslında hükümsüz

demektir. St. Germain, Rakoczy olduğunu söylediğinde de bu doğa kuralından yararlanmıştır. Gün doğmadan önce gizemini

derinleştirdi. Çocukluğunu alevli renklerle tasvir diyor. Kendini inanılmaz bir manzara içinde betimliyor. Çok güzel bir

havada şahane bahçelerde dolaştığını, Fas’ta Granada krallığının tek gerçek varisiymiş gibi anlatıyor. Kont St. Germain,

öğretmenine çıktığı bir gezide başındaki taçla bir daha hiç göremeyeceği annesini son kez gördüğünü ve elinde bir bilezik

olduğunu anlatmıştı. Kanıtlamak için de annesinin giysisinden bir parça getirmişti.

Kraliçe I.Elizabeth

Lady Bacon

(YAZARIN NOTU: Kraliyet soyundan geldiğini kanıtlamak için Kraliçe I. Elizabeth’in oğlu olduğunu söylüyor, “bir daha hiç
göremeyeceği anne” bunu simgeliyor. Daha sonra Lady Bacon onu kendi oğlu gibi yetiştirmiş. Kısaca kendini krallığın son

varisi olarak tanımlamış ama ülkenin adını vermemiş.)

Genç yaşında Avrupa’nın büyük kısmını dolaşmıştı, Hindistan’da, İran’da, Türkiye’de, Japonya’da ve Çin’de bulunduğunu iddia

etmişti. Gezilerinin adını vermediği bir yazar tarafından kaleme alındığını da söylüyordu. Ona inanmıyoruz ama gerçekten bu

ülkeler hakkında öyle detaylar anlatıyor ki, herkes şaşırıyor. Onun güçlü ve etkili bir lider olduğuna inanılıyor. Çünkü,

birçok farklı örgüt kurmuş, Bouillon Dükü’ne Paris’te iki yüzü aşkın insanın Dük’ün başkanlığında bir grupta toplanacağını

söyledi. Paris’te 1785’te yapılacak Mason Konferansı’na da katılacağını söyledi. Ama bu ölümünden bir yıl sonraydı ve Kont

toplantıya geldi”

Garip güçlere sahipti…

Çar Petro

Tüm 18 Yüzyıl boyunca St. Germain Kontu, Avrupa’da ve Doğu’da birçok ülkede daima saraylarda ve kralların, imparatorların,

sultanların çevresinde görüldü. Büyük Çar Peter’ın hüküm sürdüğü zamanlarda Rusya’daydı ve ismen sözü ediliyordu. 1737’den

1742’ye kadar İran Şahı’nın onur konuğuydu. İran’dan Fransa’ya ve Calcutta’dan Roma’ya kadar her yerde kraliyet çevresinde

saygın biri olarak tanınıyordu. Walpole’nin ona 1745’te, Londra’da, Clive’nin ise ona 1756’da Hindistan’da rastladığından

bahsetmiştik. Madam D’Adhemar onun 1789’da Paris’te olduğunu iddia ediyordu. Bu tarih onun öldüğü zannedilen tarihten 5 yıl

sonrasıydı. Bunlar yetmiyormuş gibi, bir çok insan Kont Saint Germain’i 19 ve 20. Yüzyıllar´da gördüğünü de belirtiyordu.

Jean Jacques Rousseau

Avrupa soylularının çok yakından tanıdığı bir kişiydi ve çeşitli ülkelerdeki önemli insanların arkadaşıydı. Büyük

Frederick, Voltaire, Madam de Pompadour, Jean Jacques Rousseau ve Chatham onun arkadaşlarıydılar. Hepsini şahsen tanıyordu

ve hepsi ondan söz ettiler ve adamın gizemini merak ediyorlardı.

Una Birch, St. Germain’in hayatını konu alan “19. Yüzyıl”adlı kitabında şöyle diyor: “Londra’da bir Jacobite ajanı, St.

Petersburg’da bir suikastçı, Paris’te simyacı ve sanat eksperi, Napoli’de bir Rus generali, Versailles’te müzisyen olarak

karşımıza çıkıyor. Bunların tümü Kont St. Germain´di, Büyük Frederick’in Berlin’deki kütüphanesinden öğreniyoruz ki,

İlluministlerle bağlantı kurarak, Ren nehrine yakın yerlerde örgüt toplantıları yapıyordu.”

1757’de St. Germain, Paris’te görüldü ve daha sonra Kraliyet tarafından kabul edildi. Birçok insan onun garip güçlere sahip

olmasına ve durmadan kılık değiştirmesine şaşırıyordu.

Buttler, bu konuda şöyle yazıyor: “Kont, parlak bir konuşmacı ve araştırmacıydı. Çok fazla seyahat etmiş, çok okumuş, çok

bilgili ve nezih biriydi. Mükemmel bir kişiliği vardı; alaycı ve sofistike bir tarzı vardı; iyi bir üne ve güce sahipti ve

bunları kendine değer verilsin diye yapmıyordu. Üç yıl boyunca kendini saklayarak entrikacılardan ve kıskançlıklardan

korunmayı başardı. Kurnazlığı ve Madam de Pompadour’un lütfuyla Kral´ın nezdinde itibarı tamdı. Doğal etki gücüyle ve

inandırıcıyla zaferler kazanıyordu. 15. Louis’in kırılmış elmaslarından birini, bozmadan eskisinden üç kat daha değerli bir

elmasa dönüştürdü.

15. Louis

St. Germain Kontu´nun bir büyücü olduğu çok söylenir. Ama bu iddia asla kanıtlanamadı ve St. Germain’in başarıları sır

olarak kaldı, hala da öyle. 15. Louis zamanını özel bir laboratuarda geçirerek St. Germain’in sırrını çözmeye çalıştığı

anlatılır. Birçok yeni buluşun ardında onun bulunduğu söyleniyordu, çok büyük bir para gücüne her zaman sahipti, herkes

işin içinde büyük paralar döndüğünü biliyor ve ona hemen kanıyordu. Birçok mucit ve kaşifi Chambord Sarayı´na atadı.

Böylece Kraliyet´e gelir sağladı. Kral, ona tapıyordu ama Kont St. Germain resmi bir kişiliğe asla sahip olmadı. Saray

çevreleri ondan nefret ediyorlar ama vazgeçemiyorlardı çünkü muhakkak birinin bir derdine o çare bulmuştu veya buluyordu.

Duc de Choiseul

Rus Devrimi´nin ardında o vardı!

St. Germain Kontu bazen sarayda kralın özel işlerine bakan bir sırdaş veya resmi daireleri yönlendiren bir fikir babası,

bazen bir bilim adamı, bazen de ebedi gençliğin sırlarını bilen bir büyücü ve politikayı etkileyen bir filozoftu. Fransız

kabinesinin birçok üyesi, St. Germain’e devlet sorunlarını danışıyor ve tavsiyeler alıyordu. 1760´da Kont St. Germain

güvenirliğini kanıtlamış biri olarak, Fransa-İngiltere ile ilişkilerini düzenliyordu. Kont´un bir diplomat ve üst düzey

bürokat olarak yetenekleri 15. Louis’i çok etkilemişti. Kral ona deneylerini sürdürebilmesi için bir laboratuar ve

Versailles’te bir oda verdi. Böylece Kont St. Germain, günlerini Kraliyet Ailesi´yle birlikte geçirmeye başladı. İngiltere

ile savaş devam ederken barışı sağlamak için St. Germain biçilmiş kaftandı. Gizli bir diplomatik görev için Hague’ye

gidebilir, İngiliz yetkililerle temasa geçip barışı sağlayabilirdi. Ama birden işler tersine döndü; görevi, zamanın Dış

İlişkiler Bakanı Duc de Choiseul’e bildirmediği için ve Hauge’deki Fransız konsolosuna böyle bir bilgi ulaşmadığından St.

Germain oraya gidip, Louis’in emirlerini bildirdiği zaman, yetkililer inanmayıp tutuklama emri çıkardılar ve zayıf

yaradılışlı kral buna boyun eğdi. Fransız konsolosu D’Affrey, Kont St. Germain’in İngiltere’ye giriş yapmasına ya da başka

ülkelere iltica etmesine izin vermedi ama Kont artık ortada yoktu. Yine Paris´de ortaya çıktı ama bu kez Saray´dan uzaktı.

Sonra Almanya´da görüldü, İngiltere işinde kıskançlıktan dolayı başarılı olamamıştı ama 1761’de Almanya ve Avusturya

arasında barışın sağlanmasınta başarılı oldu. Hatta Rusya’da diplomatik başarılara imza attı ve böylece 1764’de Çariçe

Catherine’nin yakın çevresinde yer aldı. Peki acaba düşmanları onun için ne diyordu? St. Germain Kontu, çok eleştirildi.

Örneğin, Danimarka’lı bürokrat Kont Charles Wernstedt şöyle yazıyordu; “Burada kötü ünlü bir maceraperest var; adı Kont St.

Germain, gerçek bir şarlatan, bir aptal, bir geveze ve bir dolandırıcı, yıllardır onu görmeye alıştık. Kralımız onu tüm

kalbiyle onurlandırıyor. Böylece gerçek kimliğini saklayabiliyor. Kim bu adam?”

Fransız bilim adamı Thiebault ise “Souvenirs” adlı kitabında Kont St. Germain’e daha bir sempatiyle yaklaşıyor. “Kont St.

Germain gelmiş geçmiş en akıllı maceraperesttir. Yaptığı herşey onurludur ve her zaman dürüst olmuştur.” Kont´a hayran olan

asil Kauderbach, ilk kez 4 Nisan 1760’da Kont Wackerbath’a şöyle diyordu: “St. Germain, bizlere öyle garip, öyle açık saçık

hikayeler anlattı ki, onları herşeyden önce iğrenerek dinlersiniz. Ama etkileyici oldukları kesin. Bu adam 10 yaşındaki

birini bile kandıramazken bizleri nasıl kandırsın? Ve ona sabrının sonuna gelmiş bir maceraperest olarak saygı duyuyorum,

ama yine de sonu trajik bir biçimde gelmezse şaşıracağım.”

Kont Bernstorff

Danimarkalı bir politikacı olan Kont Bernstorff ise 1779’da yazdığı özel mektubunda şöyle diyordu: “Ne arkadaşıydım ne de

ona hayrandım… Yargılarımı devreye soktum ama itiraf etmeliyim ki, daima gizemli, mantıksız işler yapan, devamlı isim

değiştiren, bazen bir suçlu bazen de bir centilmen gibi davranan birine güvenemiyorum.”

Dünyanın her yerinde ortaya çıktı…

Voltaire

Ve büyük düşünür Voltaire biraz da alaylı bir şekilde arkadaşı Frederick’e Kont St. Germain hakkında şöyle yazmış, “Herşeyi

bilen ve hiç ölmeyen biri.” Herhalde Frederick bu alaycı üslubu pek ciddiye almamıştı.

Dresden’deki Prusya büyük elçisi Alvensleben de, Frederick’e 25 Haziran 1777’de Kont St. Germain hakkında bir mektup

yazıyordu; “Çok yetenekli ve çok zeki biri, ama kesinlikle adalet duygusundan yoksun. Ününü, en basit insanın bile

yapabileceği dalkavuklukla kazanmış. Özellikle hitabet yeteneğiyle güzel sözler duymaya hazır birisini kolayca

etkileyebilir. Tüm kişiliği, haddinden fazla kibirle örülmüş. Hikayeleriyle toplumu uyarmaya ve bilgilendirmeye çalışıyor.

Ama sıra kendi fikirlerini empoze etmeye gelince güçsüzlüğü ortaya çıkıyor. Ama asıl acı olan, onu yalanlayacak kimsenin

olmaması.”

Amiral Kont Danneskjold

Danimarkalı Amiral Kont Danneskjold, Amsterdam’dan 27 Nisan 1760’da St. Germain’e bir mektup yazmıştı; “Çok iyi biliyorum

ki, Mösyö, dünyanın en iyi yöneticisiniz.” Öylesine çelişkiler vardı ki, takdirler, övgüler bir yanda, alay, küçümseme ve

aşağılamalar öte yandaydı.

Rusya Büyük Elçisi Prens Golizyn 1 Nisan 1760’da Kauderback’a yazdığı mektupta şöyle bir ifadeye yer veriyordu; “Ben de

tıpkı sizin gibi onun bir aptal olduğunu düşünüyorum.”

Alman Bürokrat ve devlet adamı Bentinck von Rhoon ise, St. Germain’i çok nazik ve başarılı bulurken beraberlikten zevk

alıyordu. Çünkü Rhoon´a göre Kont, gerçekten zeki ve birikimliydi ve birçok ülke hakkında bilgi sahibiydi. Çok iyi bir

eğitim almıştı, çok kibardı ve insanlar hakkında verdiği kararlar çok doğruydu.

Tarihçi Sypesteyn, “Tarihsel Anılar” adlı kitabında St. Germain Kontu´ndan söz etmiş; “St. Germain, gerçekten dikkat çekici

biri. Tanındığı her yerde akılda kalıcı bir etki bırakıyor. Gerçekten de asil ve iyi yanları çok. Hiçbir kötü harekette ya

da onursuz davranışta bulunmamış ve heryerde sempatiyle karşılanıyor.”

Çehov

Edebiyatın ölümsüz ismi Çehov, “Maça Kraliçesi” adlı yapıtında Saint Germain tarafından St Petersburg’da yazılmış bir büyü

kitabına gönderme yapıyor. 18 Yüzyıl başlarında Saint Germain Kontu´nun, daha sonraları Rus Devrimi´nde büyük rol oynayan

gizli direniş gruplarını kurduğu belirtiliyor. Tıpkı Mason örgütlerinin Fransız ve Amerikan devrimlerini etkilemesi gibi,

bu örgütler de Rus Devrimi´nin kaderini etkilemişti. Ondan söz edenler, tanıyanlar, sevenler, sevmeyenler ama bunların tümü

Kont St. Germain´ın kimliğini anlamaya yine de yeterli olmuyor.

Madam D’Adhemar

Kontes D’Adhemar “Marie Antionette’in Anıları” adlı kitabında Saint Germain’i tanımlıyor; “Herşey 1743 yılında çok zengin

ve inanılmaz mücevherlere sahip bir yabancının Versailles’e geldiği dedikodusuyla başladı. Nereden geldiğini kimse

bilmiyordu. Görünüşü titiz ve şıktı. Elleri nazik ve zarif, ayakları biçimliydi. Biçimli bacaklarını herzaman şık çoraplar

süslüyordu. Giysileri daima vücuduna oturuyor ve uyum gösteriyordu. Gülümserken dişlerinin berraklığı ve pırıltısı dikkat

çekiyordu, yanağında şirin bir gamze vardı. Siyah saçları iyi kesimliydi. Ve o harika gözler… Hiç onunki gibi gözlere

rastlamamıştım… 45 yaşlarında gözüküyordu. Her zaman Kraliyetin gözdesi oldu ve Kraliyetin ona karşı sınırsız hoşgörüsü

1768’de başlamıştı.”

Ressam, müzisyen ve şair ama ne?

Kont Saint Germain gününün önemli bilginlerinden biriydi. Tarihçilerin onu gözardı etmesi bile halk arasında mitolojik bir

figür haline gelmesini engelleyemedi. Onun diller hakkındaki bilgisi hem modern dilleri hem de eskileri kapsıyordu.

Almanca, İngilizce, İtalyanca, Portekizce, İspanyolca, Fransızca, Yunanca, Latince, Sanskritçe, Arapça ve Çince

konuşabiliyordu. Üstelik bu dilleri anadili gibi düzgün bir aksanla konuşuyordu, çok iyi bir müzisyen, iyi bir kimyacı ve

bir dahi olduğu söyleniyordu.

Madam de Pompadour

Fransa´nın tarihi simgesi Madam de Pompadour ise Saint Germain’i şöyle övüyor: “Modern ve eski tüm dilleri harika

konuşuyordu. Harika bir belleği vardı, her alanda konuşmasını sağlayan etkileyici bir bilgi birikimine sahipti, onu iyi bir

konuşmacı yapan insanları tanıma yeteneğiydi. Bazen krallar ve prensler hakkında hikayeler anlatırdı. Öyle bir üslup

kullanırdı ki, her detay bir illüzyon gibi gözünüzde canlanır, gerçekmişçesine etkilerdi. Bütün dünyayı dolaşmıştı ve Kral

onun maceralarını dinlemeye bayılıyordu. Asya, Afrika hatta Rusya, Türkiye ve Avusturalya hakkında öyküler anlatırdı.

Üstelik tüm bunlar Kralı ve dinleyenleri derinden etkilerdi.”

İşin bir de İngiltere yönüne bakalım;

Francis Bacon

Saint Germain Kontu, bazen Francis Bacon olarak, Kraliçe Elizabeth’in oğlu gibi, bazen de Kral James’in sağ kolu olarak

çoğu zamanını Kraliyetle birlikte geçirmişti. Shakespeare’in oyunlarındaki gibi kılıktan kılığa girerek 18 Yüzyıl´ın Avrupa

soylularını etkilemeyi başardı. Belki de Bacon-Kont St. Germain-Shakeaspeare üçlemesi oydu. Böylece kendini yormadan

içinden gelen bir yetenekle önce Kralı etkiledi sonrada tüm Avrupalı asillere kendini kabul ettirdi. Bunun asıl nedeni

iddia edildiği gibi Kraliyetin kanını taşıyor olması mıydı? Belki de, Cooper Oakley’in biyografisinde Kont St. Germain’i

tanımlarken “Kralların Sırrı” tamlamasını kullanmasının nedeni buydu. Aşağıda St. Germain’in görünüşü benzer ifadelerle

açıklanıyor: St. Germain bir medyum kadar hassas bir ruha ve kibar davranışlara sahipti. Görünüşü güzeldi, cildi esmer,

saçları siyahtı. Yüz hatları asildi, zekasını ve dehasını gösteren bir ifadesi vardı. Sadece büyük ve önemli insanlara özgü

bir edası vardı, giysileri basit ama şıktı. Lüksü çok sayıda elmaslardan ibaretti. Bunlar iyi gizlenmişlerdi fakat her

parmağına yüzük takardı. Saati elmaslarla çevriliydi. Bir akşam güzel ayakkabı tokaları takmıştı. Değerli taş uzmanı von

Contaut’un dediğine göre tokaların üzerindeki taşların değeri 200.000 frank kadardı.

Oakley yazıyor; “Piyanoda her şarkıyı çalabilmesi bir yana, en zor konçertoları bile değişik enstrümanlarla çalabiliyordu,

özellikle yorumlarından etkilenenler sayısızdı. İnanılmaz güzellikte yağlıboya resimler yapıyordu. Resimlerini çekici kılan

kendi keşfettiği bir boya türüydü ve bu bir sırdı. Vanloo bu resimlerdeki renklerden çok etkilenmişti ve bir çok kere bu

sırrı onunla paylaşması için rica etmişti. Ama sır hiçbir zaman açığa çıkmadı. Aslında mucizelerin kaynağı engin kimya ve

fizik bilgisiydi. Her zaman sağlıklıydı ve bunun nedeni gizemli bilgilerdi. Üstelik bir insana nasip olabilecek yaşam

süresinin çok üzerine çıkması yine bu bilgilerin hikmetiydi.”

Bu nitelikleri Kont’u Madam de Gergy’nin gözdesi haline getirmişti. Daha ilk günden başlayıp uzun yıllara yayılan ilgi

Venedik’teki ilk karşılaşmayla başladı. Madam de Gergy, uzun yıllar sonra bile 25 ‘inde görünmesini sağlayan bir iksiri

Saint Germain’den almıştı. Madam de Gergy’nin inanılmaz gençliğine tanıklık edecek yaşıtı olan bir çok yaşlı erkek vardı ve

bu yaşlı centilmenler bu sırrı sorguluyorlardı ama asla bir sonuç elde edemediler. Bir müzik kenti olan Paris´de o

gerçekten bir ustaydı. Versailles’te bulunduğu sırada kemanla birçok konserler verdi ve bir keresinde bir senfoni

orkestrasını yönetti. Eski bir İngiliz şarkısı olan “Oh, Woulds Tough Know What Secret Charms”ın da içinde olduğu besteleri

yayınlandı. 1760’da yeni şarkılar besteledi ve 1780’de keman için bir solo grubu oluşturdu.

Eleştirmenler onu çalışkan ve kabiliyetli bir sanatçı olarak tanımlıyordu. Ayrıca konserleri ve besteleriyle dikkatleri

üzerine çekiyordu ve iyi bir nota müzisyeniydi. Bir konser icracısının, alet çalmasını yalnızca Fransız bestecisi Rameau

övmüyordu, en inanılmazı da öldüğü zaman Çaykovski’nin kağıtları arasında onun bestelerinin bulunmasıydı. Rusya’daki bu

garip olayın bir diğer yönü de, bir Rus bestecisinin onun bestelerini sahiplenmesiydi. Bu olay şöyle anlatılıyor; “St.

Germain Kontu, St Petersburg’da Kont Rotari adlı bir ressamla yaşıyordu. Bu ressamın mükemmel portreleri Peterhof

Sarayı’nda sergilenmektedir. St. Germain, iyi bir keman virtüözüydü, tek başına bir orkestra gibiydi. Rus besteci N.

Pyliaeff için besteler yapmıştı ve besteler Kontes Ostermann’a ithaf edilmişti. Tarih yaklaşık 1760´idi. N. Pyliaeff bu

besteleri nedense sahiplendi. Eserlerin bazılarını satın aldı ve bir süre elinde tuttu. Daha sonra onları ünlü bestekar

Peter Çaykovski’ye hediye edermişcesine verdi. Böylece bestekar öldüğünde besteler kağıtlarının içinde bulundu. Fakat N.

Pyliaeff, St. Germain’in bestelerindeki gizli düzenin kimse tarafından taklit edilemeyeceğini düşünüyordu.” Kısacası

Çaykovski´nin, Kont St. Germain´ın bestelerini çaldığı resmen iddia ediliyordu.

Daha öte gariplikler de var;

Kont St. Germain, aynı cümleyi aynı anda iki eliyle de yazabiliyordu. Sonra bu iki nüshayı ışığa tutunca fotokopi

makinesinde çoğaltılmışa benziyordu. Bir okuyuşta bir metni tekrarlayabiliyordu, beyninin iki yarısı, bağımsız olarak

işlevlerini yerine getiriyordu. Bunu kanıtlamak için ise sağ eliyle aşk mektubu sol eliyle mistik bir şiir yazardı. Aynı

anda da şarkı söylerdi.

Yine J. Cooper Oakley´e dönelim; “Bütün bu tuhaf anlaşılmazlar içinde 18. Yüzyıl´ın en evrensel ve dikkat çekici mistik

ismi Kont St. Germain’dir. Arada bir romantik bir kahraman, belki bir şarlatan veya dolandırıcı ya da bir maceraperestdi.

Hep bu tür sıfatlarla değerlendirildi. Onu değerlendirenler güçlü ve zengindiler, genelde nefret edilen ve erkeklerin çok

azının sevdiği, dönemi boyunca kendini saklayan biriydi. Daha önceleri de, şimdi olduğu gibi, majisyenler ve simyacılar

şarlatan olarak değerlendirilmişlerdir ve çok az insan bu gizemin gücünü farkedebilmiştir. Kralın arkadaşı ve sağ kolu

olarak birçok insanı kıskançlığa sürüklüyordu. Bilgileriyle “Batı’ya” yardım etmek istedi ve birçok ulusu fırtına yüklü

bulutlardan kurtardı. Eyvah! Ne yazık ki, uyarı dolu sözlerini ancak sağır kulaklara ulaştırabildi ve tavsiyeleri gerçekten

dikkate alınmadı.”

“Gizli Kardeşlik” yine karşımızda;

Madame Blavatsky

St. Germain’i takdir eden bir başka kadın da ünlü gizemci ve Teosofi Örgütü´nün kurucusu Madame Blavatsky´idi. Blavatsky

onu şu sözlerle anlatıyor: “Eğer bir şarlatan olsaydı, uzun yıllar boyunca sayısız zeki ve yetenekli devlet adamının ve

asillerin takdirini kazanabilir miydi?”

Manly Hall

Transilvanya Prensi Rakoczy

Manly Hall’ın Gül-Haç´ı, simyayı, masonları ve diğer mistik bilimleri anlatan, kapağında Prens Rakoczy’nin resmi olan

kitabında şöyle yazıyor: “Biri ona kendisiyle ilgili birşey sorduğunda babasının gizli bir düşünce, annesinin ise gizem

olduğunu söylüyordu. St. Germain Kontu, Doğu konsantrasyonunun prensiplerini iyi bilen bir üstattı. Çok defa, yoga yaparken

görüldü. Himalaya’larda bir inziva köşesi vardı, burada kendini dünyadan tamamen soyutluyordu. Bir iddiaya göre tam 85 yıl

Hindistan’da kaldıktan sonra Avrupa’da tekrar ortaya çıktığı söyleniyordu. Sık sık kendinden yüce bir gücün kurallarına

uyduğunu tekrarlardı. Söylemediği şey ise, bu üstün gücün bir “Gizem Okulu” olduğu ve onu gizli bir görev için Avrupa’ya

gönderdiğiydi. Kont Saint Germain ve Francis Bacon, “Gizli Kardeşlik” tarafından son bin yıldır insan içine salıverilmiş

iki önelmi isimdi. (Manly Hall burada bu iki kişinin aslında aynı kişi olduğunu ve Francis Bacon’un esrarengiz ölümünü ima

ediyor. Edebiyat eserlerine konu olan, mistik hikayelere karışan bir insan 1624’te öldükten sonra nasıl olur da mezarından

kaybolur? Bir kaç farklı kimliğe girerek, düşüncelerini felsefi, dramatik, ve edebi yönden yaymak istiyor olabilir miydi?)

Binlerce yılın bilgisini taşıyor;

Kont Saint Germain, Gnostikleri ve Gül-Haç´ın Fransız Devrimi´ni bile etkileyen fikirlerini 18 Yüzyıl boyunca yaymaya

çalıştı. Lord Bulwer Lytton’un “Zazani” adlı romanının konusunun Kont St Germain’in hayatı ve yaptıkları olduğu iddia

ediliyor. Masonik törenlerde ilk adımın atılmasındaki önemli figürün ise Kont St. Germain olduğu artık biliniyor. Butler’e

göre, “Zazani” adlı kitap Madam Blavatsky’yi etkilemiş ve sonradan başladığı dinbilimsel hareketin temelini oluşturmuştur.

Kitabın gerçek kahramanı, yazar Bulwer’in de yakından tanıdığı, gençlik iksirini ve diğer simyasal gizemleri, otların

gücünü, Fransız ihtilalinin arkasındaki Rosucrician gizemini bilen Kont St Germain’den başkası olabilir mi?

Manly Hall, St Germain’in Francis Bacon’la olan benzerliğini şöyle tanımlıyor: “Cahil ve amaçsız ukalalığın arkasında net

ve açık bir şekilde görülen şahsiyet Kont St Germain´dir. Eski bilgeliğin efendisi, unutulmuş doğruların bilgesi, merak

edilen antik sanatların profesörü olan bu kişi, bir yandan da modern dünyanın metafizik yanını ve geleneklerini, 50

yüzyıllık bir çalışmanın ürünlerini Kont St Germain adıyla yaymaktadır.

Binlerce kez sorulan soru şudur;

St Germain Kontu, doğa kanunlarına ait bu ilginç bilgileri nerede saklıyor?

Yüzyıllardır kendini nasıl yeniliyor?

Nasıl ölümsüz olabiliyor?

Tüm insanlığı kaçınılmaz sona götüren sırrın çözümü nedir?

St Germain Kontu, Mısır ve Yunan´da yaşamış bir çok filozofun kardeşi olarak onların temsilcisi ve sözcüsüdür. Bize birçok

işaret yolladı, aklıyla da birçok kişiyi şaşırttı. Bir adam ki, 2000 yıldır skolastik mütevaziliği ile varoluyor.”

(89)