Menü

Eski Mısır Tarihi – 8

30 Ocak 2017 - Eski Mısır

Eski Mısır’da Büyücülük

Eski Mısır’da son derece doğal olarak bilinen bir olguydu büyüler. Ancak yine de herkes büyü yapamazdı. Bu konuda özel

yetenekleri olan Tanrılarla iletişim kurabilen kişiler büyü yapabiliyordu. Büyülerin kimi kötü yani kara büyü niteliğindeydi

kimisi koruma büyüsü kimisi ise büyü bozmaya yarayan büyülerdi.

Kara büyülerde genellikle büyü yapılmak istenen kişinin kendisine ait bir şey ele geçirilir ve bunun yardımıyla balmumundan

yapılmış insan figürüne bakır şişler saplanırdı. İnsan figürü büyü yapılan kişiyi simgelerdi. Balmumu eriyince kişi ölürdü.

Bu oldukça sevimsiz olaya karşın bundan korunmaya yarayan büyüler de vardı. Büyü yapılan kişi hastalandığı zaman tıp

konusunda oldukça ilerlemiş olan Mısırlılar bunun büyü olduğuna karar verirlerdi ve bu çoğunlukla doğru çıkardı. En iyi

rahipler ve büyücüler aracılığıyla bir nevi ayinle kişi kurtarılmaya çalışılırdı. Bu her zaman istenildiği gibi

sonuçlanmazdı. Hatta tarihte birçok firavunun çocuklarının ve eşlerinin büyü nedeniyle öldüğünden bahsedilir.

Büyünün ilk örneği Tanrılar arasında yaşanan savaşta görülmüştür. Kızıl saçlı Seth kardeşi Osiris’i 14 parçaya bölünce

Osiris’in eşi Isis onu tekrar hayata getirmek için Amon’un gizli adını kullanarak bir büyü yapmıştır. Osiris’in 13 parçası

Mısır’ın birçok yerinde bulunmuş ancak sadece cinsel organı bulunamamıştı. (bunu ise Timsah Tanrı Sobek’in yediği

düşünülmektedir.) 13 Parça olmasına rağmen Isis, Osiris’i hayata döndürmüştür.

Büyücü kimi zaman Tanrıyla bir olurdu. Tanrıya kendi kabul ettirir ve eğer Tanrı kabul ederse ona istediğini yaptırırdı.

Bunun olması çok zor olmasına rağmen kimi büyücüler başarabilmiştir.

Mısır tarihinin her yönünde olduğu gibi bu da şu anda bize oldukça ilginç ve garip ancak Mısırlılar için nefes almak kadar

doğal bir şeydi…

Eski Mısırlılarda Mumyalama

Krallar vadisi ile Deir El-Bahri arasında gizli bir dehlizde bulunan ve mezar soyguncularının elinden kurtarılarak 14 Temmuz

1881’de Luksor’dan gemiye bindirilen 40 firavun mumyasını taşıyan gemi, Kahire’ye doğru ilerlemekteydi. Nil kıyısındaki

köylüler, 3500 yıl önceleri ülkelerini Tanrısal güçlerle yöneten bu insanların hala varolan bedenlerine saygı

duymuşlar, ilahiler okuyan kadınlar göğüslerini kumlarla ovalayıp, başlarına toprak atmışlar, erkeklerde havaya silah

sıkmışlardı.

Mumyalama işlemi ölüyü öbür dünyadaki yaşamına hazırlamak için yapılan bir dizi törenden sadece başlangıç olanıdır.Bu işlem

insanların yanı sıra boğa,timsah,kedi gibi hayvanlar içinde yapılmaktaydı.Arapça ve Farsça’da “Mumiya” doğada bulunan katran

ve bunun karışımlarına denilir,ilaç olarak da kullanılırdı.Gerçekte ölünün bedenini konserve edercesine korumak için yapılan

“Tahnit” işleminde katranın kullanılması,onu mumya ile eş anlamlı yapmıştır.

Mumyalama işlevi şöyle gerçekleştirilirdi:

Önce ölü yıkanır. Burnundan sokulan aletlerle beyin boşaltılır.

Göz ve ağız boşlukları,yağlı keten tamponlarla doldurulup göz kapakları kapatılırdı.

Rahip habeş denilen keskin bir opsidyenle vücudun sol tarafını açarak,içindekileri tamamen boşaltır ve bunları “Kanopik”

denilen çömlek ve vazoların içine koyardı.Boşalan karın kısmı ve kadınların göğüs içleri,hurma şarabı ve kokulu bitkilerle

temizlendikten sonra, reçine, tarçın,soğan ve kokulu mir ile karıştırılmış ağaç talaşı,yerleştirilirdi.

Açılan yerler dikildikten sonra Mısırlılar’ın “Net-jeryt” denilen ve kahire yakınlarındaki bir vadide bulunan “Natron” tozu

sodyum karbonat ve ya Sodyum Klorit (tuz) ile karıştırılan madde içinde 40 ve ya 70 gün(soylular için 272gün)

bekletilirdi.Böylece vücuttaki nem absorbe edilir,organik yapı antiseptik korumaya alınırdı.Bir çeşit insan salamurası olan

bu işlemin sonunda eller göğüste veya karın üzerinde birleştirilerek vücut yatar durumuna getirilir ve kurutulurdu.

Tören soylular için sabahın erken saatlerinde başlar.Gri mavi yas elbiseleri giyinmiş,yüzlerini boya ve tozlarla kirletmiş

“kites” denilen kiralık yas tutucu kadınlar ilahiler söylerlerdi.Kurban edilecek hayvanları taşıyan “Saptis” denilen

hizmetkarlar bulunurdu.Ardından geleneksel keten robu üzerine panter ve leopar postu sarmış “Sem” denilen rahip,diğer “Ka”

rahipleri ve ölü ailesinin yakınları olmak üzere hep birlikte Nil’in karşı kıyısındaki kaya mezarlarına gitmek üzere gemiye

binerlerdi.Tüm ölü eşyaları ve adaklar mezara bırakılır,bölmeler ve giriş örülür,mühürlenir ve mezar girişi belli olmayacak

bir şekilde kapatılırdı.Kral ve soylu mezarlarına bırakılan sunaklar için 114 bölümden oluşan törenler yapılmaktaydı.

(48)