Menü

Hayat Dersleri – 01

30 Ocak 2017 - Hayat Dersleri

* İki arkadaş çölde yürüyorlardı. Yolculuk sırasında bir tartışma yaşandı ve arkadaşlardan biri ötekine tokat attı. Tokadı yiyen kişinin canı acıdı ama hiçbir şey söylemeden eğildi ve kuma şöyle yazdı:

“Bugün en iyi arkadaşım bana tokat attı.”

İki arkadaş bir vahaya gelene dek yürümeye devam ettiler ve vahaya gelince de suya girmeye karar verdiler. Tokadı yiyen kişi bataklığa saplandı ve kurtulmak için çırpınmaya başladı. Arkadaşı onu kolundan çekerek saplandığı yerden çıkardı ve yaşamını kurtardı. Tokadı yiyen kişi boğulmaktan kurtulduktan sonra bir taşa şöyle yazdı:

“Bugün en iyi arkadaşım yaşamımı kurtardı.”

Tokadı atan ve arkadaşının yaşamını kurtaran kişi bu olay karşısında çok şaşırdı ve merakını yenemeyip arkadaşına sordu:

“Canını acıttığımda kuma yazdın neden şimdi taşa?”

Tokadı yiyen kişi bu soruyu şöyle yanıtladı:

“Birisi canımızı yaktığında kuma yazmalıyız ki bağışlama rüzgarı silebilsin ama biri bizim için iyi bir şey yaparsa taşa kazımalıyız ki hiçbir rüzgar silemesin.”
ACILARINIZI KUMA VE İYİLİKLERİ TAŞA YAZMAYI ÖÐRENİN

* Bir kadın, kapıdan dışarı çıktığında, bembeyaz sakallı üç ihtiyarın kendi evinin önünde oturduklarını görür.

Ben sizi hiç tanımıyorum, der…

Ama aç ve susuz olmalısınız… Lütfen içeriye gelin de sizlere bir şeyler ikram edeyim…

Evin erkeği içerde mi? Diye sorar adamlar.

Hayır, der kadın. Şu an evin dışında.

O evde olmadığı sürece bizim bu eve girmemiz mümkün değil… diye cevap verirler.

Akşam olup kocası eve döndüğünde kadın olanları anlatır.

Peki, onlara söyleyebilir misin, der adam. Ben evdeyim artık, bu eve gelebilirler…

Kadın dışarı çıkıp bu kişileri içeri davet eder.

Ama bu defa da;

Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz der yaşlı adamlar.

Kadın öğrenmek ister;

Niye giremezsiniz?..

İhtiyarlardan biri açıklar:

Onun adı ZENGİN, der bir arkadaşını göstererek.

Diğeri BAŞARI…

Ben ise SEVGİ…

Sonra ekler;

Şimdi içeri gir ve kocanla konuş. Hangimizi evinizde istersiniz?..

Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam duyduklarıyla neşelenerek;

Ne güzel, der. Madem öyle, Zengin’i içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun…

Karısı itiraz eder;

Canım, niçin Başarı’yı çağırmıyoruz?

Bu sırada, evin diğer köşesinde bulunan gelinleri konuştuklarını duyar. Koşarak gelir ve kendi fikrini söyler;

Sevgi’yi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!..

Gelinimizin teklifini dikkate alalım, der adam karısına…

Dışarı çık ve bizim misafirimiz olması için Sevgi’yi davet et.

Kadın dışarı çıkar ve yaşlı adamlara sorar;

Hanginiz Sevgi idi?

Lütfen içeri gel ve misafirimiz ol…

Sevgi ayağa kalkar ve eve doğru yürümeye başlar.

Fakat diğer iki yaşlı adam da onu takip ederler…

Kadın şaşırmış bir halde Zengin ve Başarı’ya sorar;

Ben sadece Sevgi’yi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?

Zengin ve Başarı bir ağızdan cevap verirler:

Eğer Zengin’i ya da Başarı’yı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı.

Ama sen Sevgi’yi davet ettin…

O nereye giderse biz de ardından oraya gideriz.

Çünkü nerede Sevgi varsa, orda Başarı ve Zenginlik de vardır.

* Fransa’da, ağır işçilerin işleri hakkında ne düşündüklerini incelemek üzere
araştırmayı yürüten bir görevli, bir inşaat alanına gönderilir.

Görevli, ilk işçiye yaklaşır ve sorar :

“Ne yapıyorsun?”
“Nesin sen, kör mü?” diye öfkeyle bağırır işçi.
” Bu parçalanması imkansız kayaları ilkel aletlerle kırıyor ve patronun emrettiği gibi bir araya yığıyorum.
Cehennem sıcağında kan ter içinde kalıyorum. Bu çok ağır bir iş, ölümden beter.”

Görevli hızla oradan uzaklaşır ve çekinerek ikinci işçiye yaklaşır. Aynı soruyu sorar :

“Ne yapıyorsun?”
İşçi cevap verir :
” Kayaları mimari plana uygun şekilde yerleştirilebilmeleri için,
kullanılabilir şekle getirmeye çalışıyorum. Bu ağır ve bazen de monoton bir iş,
ama karım ve çocuklarım için para gerekli. Sonuçta bir işim var. Daha kötü de olabilirdi.”

Biraz cesaretlenen görevli üçüncü işçiye doğru ilerler.
” Ya sen ne yapıyorsun?” diye sorar.

“Görmüyor musun?” der işçi kollarını gökyüzüne kaldırarak.
“Bir katedral yapıyorum.” .

Bu hikayenin enteresan tarafı her üç işçinin de aynı işi yapıyor olmaları…
Görmeyi seçtiğiniz yol sizin tutumunuza bağlıdır.

Bugün hava biraz bulutlu mu yoksa biraz güneşli mi?

Güllerin dikeni mi vardır, yoksa dikenli dalların gülleri mi?

Bardağın yarısı boş mudur, yarısı dolu mu?

Yoksa bardak olması gerekenin iki katı büyüklükte midir?

Seçim size ait…

(118)