Menü

TDK'dan Türkçeleştirilmiş Kelimeler

30 Ocak 2017 - Güncel

* agreman : Fransızca agrément (hoşluk; izin, rıza; tat; süs). Dilimizde, diplomasideki anlamıyla kullanılan agreman kavramı için teklif ettiğimiz karşılık: uygunluk. Örnek: Fransa hükûmeti, büyük elçimiz için uygunluk vermişti.

* amblem : Fransızca emblème (soyut bir şeyin, bir kavramın sembolü olan varlık veya eşya, belirtke). Kurulumuz bu söze karşılık olarak belirtke sözünü benimsemiştir. Örnek: İki partinin ortak kurultayında parti adı ve belirtke sorunu ele alınacak.

* ankesörlü telefon sözünde geçen ankesör Fransızcadan dilimize geçmiştir. Fransızca encaisseur sözü “para alıcı, tahsildar, mutemet” anlamındadır. Bu kelimenin fiil biçimi olan encaisser ise “sandıklamak, kasaya koymak” anlamlarındadır. Bu söz için Kurulumuz, kutulu telefon karşılığını önermektedir. Örnekler: PTT Genel Müdürlüğü, konut ve iş yerlerinde yapılan görüşmelerle kutulu telefonlardan yapılan görüşmelerin fiyatlarını artırdı. Kutulu telefonla yapılan görüşmelerde kullanılan küçük jetonun fiyatı bin lira olarak belirlendi.

* anti-damping : Teklif ettiğimiz karşılık: karşı düşürüm. Örnek: Avrupa Birliği karşı düşürümü bırakmalıdır.

* artikülâsyon : Fransızca articulation. Dil biliminde kullanılan bu terim için Kurulumuz, bazı dilcilerin de benimsediği boğumlanma kelimesinin uygun bir karşılık olduğunda görüş birliğine varmıştır. Örnek: Güzel konuşma derslerinde ses bilgisine ağırlık verilmekte boğumlanma konuları üzerinde durulmaktadır.

* avans : Fransızca avance. “Alacağına sayılmak üzere önceden yapılan ödeme” anlamıyla dilimizde kullanılmaktadır. Kurulumuz, avans için öndelik sözünün uygun bir karşılık olduğunu kararlaştırmıştır. Örnek: Müfettişlere göreve gitmeden önce bir miktar öndelik verildi.

* avans çekmek : öndelik çekmek.

* avans vermek : öndelik vermek.

* badminton : İngilizceden dilimize bir spor terimi olarak geçen bu söz, “bir kortta, iki kişi veya ikişer kişilik iki takım arasında özel olarak yapılmış bir topu ağın üzerinden aşırarak raketle oynanan oyun” anlamındadır. Kurulumuz, bu söz için tüylü top kelimesini önermektedir.

* banner : İngilizce “bayrak, sancak, manşet” Son yıllarda özellikle bilgisayar alanında sıkça rastladığımız bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, reklâm bandı, reklâmlık ve duyurmalık karşılıklarını teklif etmektedir. Örnek: Duyurmalıklar (reklâm bantları, reklâmlıklar) zaman zaman sayfanın yüklenmesini yavaşlatsalar da web yayıncılığında oldukça önemli bir yere sahipler.

* bar-kot : Fransızca barre (dikey çizgi) + Fransızca code. “Bir ürünün paketi üzerine basılmış bulunan ve ürün hakkındaki çeşitli bilgileri gösteren dikey çizgiler” anlamıyla dilimizde çok yeni olarak kullanılmaya başlayan bar-kot için teklif ettiğimiz karşılık: çizgi im. Örnek: Mağazalardaki optik okuyucular, çizgi imlerden malın fiyatını çıkarıyor.

* benchmarking : İngilizce benchmarking. Bu sözü ilk kullanan gazetecilerden biri verdiği haberde şöyle tanımlıyor: “Şirketler eskiden sır gibi sakladıkları bilgileri artık rakipleriyle paylaşmakta sakınca görmüyorlar. Hatta bir şirketin bilgilerini diğer şirkete ulaştırmak yeni bir iş alanı olmuş. Yapılan işin adı da benchmarking.” Özgün imlâsıyla da kullanılmaya başlanan bu söz, bizde yerleştirilmeye çalışılan bu anlamıyla “bilgi satmak” genel kavramını taşımaktadır. Kurulumuzun bu söz için bulduğu karşılık bilsat’tır. Bunun yanında bilgileşim sözü de yeri geldiğinde kullanılmalıdır. Örnekler: Hatta bilgileşim yapacağınız şirketin kendi faaliyet alanınızda olması gerekmiyor. Amerika’da yedi sekiz kişilik jet uçakları üreten bir şirket, satışlarını nasıl artıracağını düşünürken bir lokanta zinciriyle bilsat yapmış ve kısa sürede elli iki uçak satmış.

* browser : İngilizceden dilimize özgün imlâsıyla geçen ve son yıllarda bilgisayar alanında sıkça duymaya başladığımız bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz açar sözünü önermektedir. Örnek: Açar,100 milyondan fazla genel ağ kullanıcısının sanal dünyaya girmek için kullandığı kapı anlamına geliyor.

* bungee-jumping : bancii (Maldiv dilinde geçen ses yansımalı kelime) + İngilizce jumping (atlama). Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan bir spor türü olan bungee-jumping için Kurulumuzun teklif ettiği karşılık zıpzıp atlama’dır.

* business class : İngilizce business (iş; meslek; ticaret) + class (sınıf, zümre; mevki). Teklifimiz: işlik orun. Örnek: Sanayiciler çoğunlukla işlik orunda seyahat ediyorlar.

* çip : Fransızca chip. Bilgisayar alanında kullanılan bu söz için Kurulumuzun önerisi yonga’dır. Örnek: Robert Rice’in son zamanlardaki en başarılı girişimi, bilgisayar yongaları üreten Intel firmasıyla sözleşme imzalamasıdır.

* damping : İngilizce dumping (indirme, düşürme, tenzilât). Ekonomi terimi olarak damping, “indirim (tenzilât) ve ucuzluk” kavramlarından daha kapsamlı bir fiyat düşürmeyi anlatmaktadır. Bu anlam için teklif ettiğimiz karşılık: düşürüm. Örnek: Birinci Dünya Savaşı’ndan önce Almanlar düşürüm yaparak, çelik ürünlerini İngilizlere, Alman müşterilerden iki kat ucuza sattılar.

* dart : İngilizce dart. Türkçede “saat tahtası adı verilen bir hedefe belirli bir uzaklıktan küçük oklarla nişan alarak isabetli vuruş yapmaya dayanan eğlence amaçlı bir oyun” anlamında kullanılmaktadır. Kurulumuz, oyun adı olarak oklama, bu oyunda kullanılan hedef tahtası için de oklama tahtası karşılıklarını önermektedir. Örnekler: Biraz ileride iki kişi oklama oynuyor. Oklama tahtasının üzerinde çeşitli resimler göze çarpıyor.

* de fakto : Lâtince de facto (bilfiil, fiilen). “Hukukî tanınmadan önceki fiilî tanınma, fiilî durum” anlamında kullanılan bu terim için teklif ettiğimiz karşılıklar: edimli, edimli olarak. Örnek: Kuzey Irak’ta edimli bir durum olduğu ileri sürülmektedir.

* determinist : gerekirci. Örnek: Gerekirci felsefede tesadüflere yer yoktur.

* disket : tekercik. Örnek: Bilgisayar tekerciklerini saklamak çok daha rahat oluyor.

* diskjokey : İngilizceden Türkçeye geçen bu kelime disk-player kelimesine verilen karşılık örnek alınarak tekerçalarcı diye karşılanmıştır (kısaltması: TÇ). Örnek: Sunucumuz tekerçalarcılık görevini de birlikte yürütüyor.

* double trap : çift uçurvur.

* economy class : İngilizce economy (ekonomi) + class (sınıf, zümre; mevki). Teklifimiz: hesaplı orun. Örnek: Yolcuların çoğu hesaplı orunu tercih ediyor.

* eksantrik : Fransızca excentrique. Dilimizde yaygın olarak “alışılagelmiş eğilimlere, töre ve davranışlara aykırı tutumu olan acayip, garip” anlamlarında kullanılan bu söz için Kurulumuz, genel anlamda uçrak kelimesini önermektedirendoskopi : iç görüm. Örnek: Ülser teşhisinde iç görüm ile mideden doku örneği alınıyor.

* endoskopik : iç görümlü.

* enterkonnekte : İngilizce interconnect (bir elektrik veya makine güçleri taşıyanlar arasında bağ kuran şebeke). Kurulumuz bu kelime için bağlaşımlı karşılığını önermiştir. Örnek: Avrupa’ya gaz ileten bir bağlaşımlı gaz hattından Türkiye’nin beslenmesi kararlaştırıldı.

* esoterik : İngilizce esoteric. Daha çok astroloji alanında kullanılan bu kelime belirli bir grup tarafından anlaşılan veya onlara hitap eden “özel, anlaşılması zor, gizli her türlü bilgi” anlamındadır. Kurulumuz, bu sözün sıfat ve isim olarak kullanıldığını göz önünde bulundurarak, isim durumunda (bir akımı, bir dalgayı ifade edecekse) gizlem, sıfat durumunda ise gizlemli kelimelerini önermektedir. Örnekler: İnsanların doğumunda yıldızların çizdiği tabloyu esas alarak hayatı yorumlayan astroloji, insanların en yakından takip ettiği gizlem dalıdır. Batı insanının Uzak Doğu’nun gücünü doğadan alan gizleme yani sihirli yöntemlere olan merakının gün geçtikçe arttığı belirlendi.

* espionnage : Batı dillerinden dilimize geçen ve arada bir kullanılmaya başlanan bu söz yerine Kurulumuz, casusluk veya çaşıtlık kelimelerinin uygun birer karşılık olduğu görüşündedir.

* Euro : Avrupa Birliği’nin ortak para birimi. Kurulumuz bu kelimenin Türkçe telâffuzunda ortaya çıkacak olan sorunları göz önüne alarak Avro söyleyişini benimsemiştir.

* faks : Fransızca fac-similé (tıpkı basım) sözlerinden kısaltma. “Yazı, resim vb. belgelerin kopyasını uzaktaki bir yere aktaran makine” anlamında kullanılan faks için teklif ettiğimiz karşılık: belgegeçer. (kısaltması: belgeç) Örnek: Belgegeçer makineleri son günlerde çok pahalandı.

* fakslamak : belgegeçerle göndermek. Örnek: Sabahın altısında belgegeçerle gönderilen yazıları aldım.

* fenomen: Fransızca phénomène (olay; şaşılacak şey; görüngü). Yunanca “phainomena”dan. Felsefede “somut, algılanabilir ve denenebilir olay ve nesne” anlamında kullanılan fenomenin bu anlamı için güzel bir karşılık daha önce teklif edilmişti: görüngü. Örnek: Kant’a göre biz ancak görüngüleri bilebiliriz.

* fenomenizm: görüngücülük. Örnek: Görüngücülük, bilgi alanının görüngülerle sınırlı olduğunu kabul eder.

* filtre : Fransızca filtre. “Karışmış hâlde bulunan maddeleri birbirinden ayırmaya yarayan alet, süzgeç veya objektifin önüne takılan ve renk tonlarını ayarlamaya yarayan cam” anlamındaki bu söz için Kurulumuzun önerisi, süzek’tir. Örnekler: Çay makinemiz üstün Swiss Gold süzeği ile son derece ekonomik ve kullanışlıdır. Baca bağlantısı olmayan evler için karbon süzek takabilme imkânı vardır.

* firmware : İngilizce firmware. Bu söz için Kurulumuz, bellenim karşılığını kabul etmiştir.

* first-class : İngilizce first (birinci, ilk) + İngilizce class (sınıf, zümre; mevki). Uçaklarda birinci mevki için kullanılmaktadır. Bu terim için çeşitli Türk lehçelerinde “yer, mevki, makam” anlamına gelen “orun” kelimesini kullanarak şu karşılığı teklif ediyoruz: birinci orun. Örnek: Birinci orunlu ilk uçuşlar salı günü başlıyor.

* flâş : İngilizce flash (fotoğraf lâmbası; fotoğraf lâmbasının ışığı; önceliği olan çarpıcı haber veya müzik parçası). Her kavram için ayrı ayrı terimler kullanılması uygun bulunmuştur.

* Fotoğraf lâmbası için: çakar. Örnek: Fotoğraf makinesinin çakarı yanmadı.

* Fotoğraf lâmbasının ışığı için: çakıntı. Örnek: Fotoğrafı çakıntı ile çekersek daha net görüntü elde edebiliriz.

* Çarpıcı müzik parçası ve haber için: çarpıcı, gözde. Örnekler: Petrol anlaşmasıyla ilgili haber, günün en çarpıcı haberiydi. Son yılların gözde ismi; son yılların gözde parçası.

* fotokopi : Fransızca photocopie. Bu söz, Türkçe Sözlük’te “bir yazı, kitap veya biçimin fotoğraf yoluyla kopyasını çıkarma, tıpkıçekim” şeklinde tanımlanmıştır. Kurulumuz bu söz için daha önce önerilmiş olan tıpkıçekim kelimesinin uygun bir karşılık olduğu görüşündedir.

* fuaye : İngilizce foyer. Dilimizde uzun zamandan beri kullanılan bu kelime, Türkçe Sözlük’te ”Bir gösteri veya toplantı binasında, temsil veya toplantı aralarında kullanılan dinlenme yeri” şeklinde tanımlanmıştır. Kurulumuz bu kelime için dinlenmelik sözünün kullanılmasının uygun olduğu görüşündedir

* gastroskop : Fr. gastroscope. Tıp alanında çok sık geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te, “Yutma borusu, mide ve onikiparmak bağırsağının gözle görülmesini sağlayan hastaya ağız yoluyla uygulanan fiberoptik alet” şeklinde tanımlanmıştır. Kurulumuz bu kelimeye karşılık olarak midegörür sözünü önermektedir.

* gastroskopi : mide görüm.

* global olarak : Teklif edilen karşılık: yuvarlak olarak

* -kart : İngilizce go-kart. “1.Çocuğu yürümeye alıştırmak için kullanılan tekerlekli sandalye. 2.Önde iki küçük, arkada iki büyük tekerleği bulunan ufak motorlu bir tür yarış arabası.” Dilimizde birinci anlama karşılık olarak yürüteç kelimesi zaten vardır ve yaygın olarak kullanılmaktadır. Go-kart’ın motor sporları alanında kullanılan anlamına karşılık olarak ise Kurulumuz, sürsür kelimesini önermektedir.

* halüsinasyon : Fransızca hallucination (sanrı, kuruntu). Psikolojide “1.Daha çok şizofreni, paranoya gibi rahatsızlığı olan hastalarda görülen ve alıcılar uyarılmaksızın ortaya çıkan duygusal yaşantı; olmayan bir şeyi varmış sanma. 2. Gerçekte olmayan şeyleri varmış gibi algılama biçiminde ortaya çıkan bir algı yanılması.” anlamına gelen bu kelime için Kurulumuz sanrı, varsanım ve var sanma karşılıklarını önermektedir. Örnek: Havacılık uzmanları, uçuş sırasında pilotların sanrı (varsanım) görebildiklerini söylüyorlar.

* İnternet : İngilizce inter “arasında”, net “ağ”. Bilgisayar alanında kullanılan ve “dünya üzerindeki milyonlarca bilgisayarı birbirine bağlayan dev ağ” anlamına gelen İnternet için Kurulumuz, Genel Ağ sözünü önermektedir. Örnek: Dünyada olan gelişmeleri, Genel Ağ sayesinde çok yakından takip edebiliyoruz.

* jogging : İngilizce jogging (itmek, dürtmek; yavaşça gezinmek). “Bedeni ısıtmak için ağır adımlarla yapılan koşu” anlamında son zamanlarda kullanılmaya başlayan jogging için teklifimiz: koşmaca. Örnek: Genç kızlar Anıtkabir yolunda koşmaca yapıyorlardı.

* kampus : İngilizce campus, dilimizde “şehir dışında kurulmuş üniversitelerin yayılmış olduğu alan” anlamında kullanılmaktadır. Bu söz için yerleşke karşılığı uygun görülmüştür. Örnek: İstanbul Üniversitesi Teknik Bilimler Yüksek Okulu yerleşkesinde bugün 14.30’da “Resim Heykel ve Seramik Sergisi” açılıyor.

* karting : İngilizce carting. Ülkemizde son yıllarda yaygınlaşan bir spor türü olan ve “go-kart adı verilen arabalarla yapılan yarış” anlamında kullanılan karting için Kurulumuz, sürsürcülük ve sürsür yarışı karşılıklarını teklif etmektedir. Örnek: Yakın bir arkadaşının önerisiyle iki yıl önce sürsürcülük (sürsür yarışı) kurslarına katılmaya başlayan Erkaya, babasının da yardımıyla sürsür sahibi olmuş.

* kompakt disk (kısaltması: CD) : yoğun teker (kısaltması: YT). Örnek: Bilgisayarda kullanılan ve büyük ölçülerde bilgi taşıyabilen yoğun tekerlerin (YT’lerin) ilgi görmesi bekleniyor.

* konteyner : İngilizce container. Bu kelime Türkçe Sözlük’te “ticaret eşyalarını taşımak için uluslar arası standartlara göre yapılmış büyük sandık” şeklinde tanımlanmaktadır. Kurulumuz bu kelimeye karşılık olarak taşımalık sözünü önermektedir. Örnek: Yurt dışından gelirken ev eşyasını bir taşımalık kiralayarak Sirkeci’ye kadar getirmişti.

* konvertibilite : Karşılığı: çevrilgenlik. Örnek: Paramızın çevrilgenliği arttı.

* konvertibl : Fransızca convertible. “Serbestçe dövize çevrilebilir para” anlamında kullanılan bu kelime için teklif edilen karşılık: çevrilgen. Örnek: Türk parası çevrilgen hâle geldi.

* kota : Fransızca quota (ayrılan pay, kontenjan). “İthal edilecek malların tür, oran ve miktarlarını gösteren liste” anlamında kullanılan kota kelimesi için teklif ettiğimiz karşılık, eski Türk metinlerinde ve bugünkü Türk lehçelerinin birçoğunda “pay” anlamında yer alan “üleştirmek” fiiliyle ilgili bir sözdür: ülüş. Örnek: Dokuma ürünlerimize uygulanan ülüşün kaldırılmasını istedik.

* laser-disc : İngilizceden dilimize geçen ve sinema alanında kullanılan bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuzun önerisi ışıklı teker’dir. Örnek: Ünlü Amerikalı şarkıcının 1994 yılında verdiği konseri Aksanatta ışıklı tekerden izleyebilirsiniz.

* lobi : İngilizce lobby (dehliz, hol, koridor, bekleme odası). Bu kelime hem “otellerin girişindeki bekleme salonu” anlamında, hem de “(ilk önceleri meclisin bekleme salonlarında ve koridorlarda yapıldığı için) belirli bir devletin veya grubun çıkarlarını sağlamak üzere yapılan kulis faaliyeti” anlamında kullanılmaktadır. Her iki kavram için de Kars’ta ve Azerbaycan’da “hol” anlamında kullanılan bir kelimeyi teklif ediyoruz: dalan. Örnekler: Oteldeki dairemden aşağı inerek dalanda bekleyen konuklarımla buluştum. Rum ve Ermeni dalanlarının faaliyetleri Amerikan kamuoyunu etkiliyor.

* lobici : dalancı.

* lobicilik : dalancılık.

logo : İngilizce logotype (alâmeti farika). “Bir olayı, bir kuruluşu simgeleyen ayırıcı işaret, harf veya söz” anlamında son zamanlarda sıkça kullanılan logo için teklif edilen karşılık: ayırmaç. Örnek: 2000 yıllarını simgeleyen ayırmaç TRT ekranlarında sık sık gösteriliyor.

* lot : Fransızcadan dilimize geçen bu kelime, “kısmet, talih, şans, baht, nasip, kur’a” anlamlarına gelir. Bankacılıkta sıkça geçen bu söz, “borsada kota alabilmek için gerekli asgari şirket sermayesi veya pay, hisse” anlamlarında kullanılmaktadır. Kurulumuz bu kelime için tutam sözünü önermektedir. Örnekler: On dört bin tutam alım emrinin bulunduğu Erdemir’de beş altı bin tutamlık satış yapılırken iki büyük banka da satıcılar arasındaydı. Oturumun sonuna kadar tahtada bir tutam bile işlem olmadı.

* maskot : Fransızca mascotte. Dilimizde uzun zamandan beri kullanılan ve Türkçe Sözlük’te “1.Uğur getireceğine inanılan şey. 2.Uğur sayılan kimse veya hayvan, uğurluk.” şeklinde tanımlanan bu kelime için Kurulumuz, uğur, uğurluk ve uğurcak kelimelerinin benimsenmesine karar vermiştir. Dilimizde bulunan uğur kelimesi nesne olarak maskot için kullanılmaktadır. İnsan ve hayvan olarak maskot için de yine daha önceden teklif edilmiş olan uğurluk kelimesi vardır. Sadece nesneler için uğurcak kelimesi teklif edilmektedir.

* meditasyon : Fransızca meditation. “Düşünceye dalma, tasarlama, kurma” anlamına gelen bu söz için Kurulumuz, derin düşünme sözünü önermektedir. Örnekler: Uzak Doğu’da binlerce yıldır uygulanan derin düşünme yöntemi, modern çağın gerginliğiyle baş etmeye çalışanların kurtarıcısı oldu. Avrupa’nın çoğu ülkesindeki genç ve orta kuşak insanlar, derin düşünceyle negatif enerjiden kurtuluyorlar.

* megapol : Yunanca megalopolis. Dilimizde “nüfus artışı yüzünden şehirlerin yayılarak birbirine bitişmesiyle meydana gelen yerleşme alanı, birleşik şehir” anlamında kullanılan bu söz için Kurulumuz, dev şehir sözünü önermektedir. Şehir kelimesinin Anadolu’da “şar” biçiminde kısaltıldığı ve çeşitli yerleşim yerlerinin adında da bulunduğu hatırlanırsa, dev şehir yanında dev şar sözünün de kullanılabileceği bazı Kurul üyelerince ifade edilmiştir.

* modem : Fransızca modulateur-demodu-latuer kelimelerinin kısaltması olan modem, “uzak yerleşimlere çeşitli iletişim sinyalleri ile bilgi göndermeyi sağlayan cihaz” anlamındadır. Kurulumuz, bu kelime için çevirge sözünü önermektedir. Örnek: Fazladan bir ücret ödemeden kullanılabilecek odaların bu bölümünde büyük boy masa, lâmba, belgegeçer ve çevirge bağlantısı olan bir çalışma koltuğu bulunacak.

* Modemin faks modem, voice modem gibi türleri de bulunmaktadır. Bunlar için de Kurulumuz, belgegeçer çevirgesi, ses çevirgesi karşılıklarını önermektedir.

* monitör : Fransızca moniteur. Bu kelime Türkçe Sözlük’te “1.Her türlü çalışmalarda yetiştirici: Beden eğitimi monitörü. 2.Televizyonda görüntü ile sesin niteliğini eşleme, görüntü seçimini gerçekleştirme, görüntüyü yayımlama gibi işlerin denetlenmesinde kullanılan alet.” anlamlarında geçmektedir. Kurulumuz bu söze karşılık olarak spor alanında yetiştirici, ekran için de mini gösterici kelimelerini teklif etmektedir. Örnekler: Beden eğitimi yetiştiricisi. Kayak yetiştiricisi. Mini göstericiler sayesinde arka koltuktaki yolcular da seyahat esnasında film seyredebiliyor.

* mültivizyon : Fransızca multi (çok) + vision (görüş, görme kuvveti). Dilimizde mültivizyon gösterisi diye kullanılmaya başlanan bu söz için çok yansıtmalı gösterim karşılığı önerilmiştir. Örnek: Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin 50. Genel Kurulunda çok yansıtmalı gösterim büyük ilgi topladı.

* nod : İngilizce node (düğüm). Daha çok tıp ve bilgisayar alanlarında kullanılan bu terim, dilimizde de “düğüm” anlamındadır. Kurulumuz bu kelimenin bilgisayar alanındaki kullanımına karşılık olarak düğüm, tıp alanındaki kullanımına karşılık olarak ise yerine göre yumru veya düğüm kelimelerini kabul etmiştir. Örnek: Bazı şubelerimizde telekomünikasyon ara birimleri dediğimiz düğüm üniteleri var.

* nodül : düğümcük, yumrucuk.

* obsesif : takınçlı.

* obsesyon : Fransızca obsession. Bir psikoloji terimi olarak dilimizde “bilince takılarak korku ve bunalım yaratan, kişinin çabalarına karşı kurtulamadığı düşünce, sürekli endişe, sabit fikir” anlamlarında kul-lanılmaktadır. Kurulumuz obsesyon kelimesine karşılık olarak takınç kelimesinin kabul edilmesini uygun bulmuştur.

* oligopol : Fransızca oligopole. “Birkaç satıcının tekelinde bulunan piyasayla ilgili” anlamına gelen bu söz için Kurulumuz, takım tekeli karşılığını önermektedir. Ayrıca bu sözün oligopolleşme şeklinde kullanılan fiil biçimine karşılık olarak da takımca tekelleşme denilmelidir. Örnek: Bankacılık sisteminde giderek hızlanan ve devletçi ağırlıktaki takımca tekelleşmeye kimse değinmiyor.

* otomasyon : Fransızca automation. Endüstride, yönetimde ve bilimsel çalışmalarda insan aracılığı ve müdahalesi olmadan işlerin kendiliğinden yürümesi. Bu söz için Kurulumuz, kendiişlerlik karşılığını önermektedir. Aynı köke dayanan otomatik sözü içinse Kurulumuz, kendiişler kelimesinin uygun bir karşılık olduğunu kararlaştırmıştır. Örnek: Kâr artışında bilgisayarla sağlanan kendiişlerliğin katkısı olduğunu söyledi.

* otoprodüktör : Yunanca autos “kendi kendine” ve İngilizce producer “üretici, yapımcı” biçiminde kurulan bu birleşik kelime “kendi kendine üreten” anlamında kullanılmaktadır. Kurulumuz bu kelimeye karşılık olarak kendiüretir sözünü önermektedir. Örnek: Enerji Bakanlığına başvuruda bulunup kendiüretir olmak isteyenlere 1999 yılının sonuna kadar gaz verilemeyecek.

* pankart : Fransızca pancarte. “Toplantı ve gösterilerde taşınan, üzerinde benimsenen amacın yazıldığı karton veya bez” anlamında dilimizde sık kullanılan bu söz için Kurulumuz, uranlık kelimesini önermektedir. Örnek: Sendika yetkilileri, oturdukları masanın arkasına “Özelleştirme gerçek anlamında yapılırsa güzelleştirme olur” uranlığını asmışlardı.

* paraf : Fransızca paraphé. “Kısa imza” anlamındaki bu kelimeye karşılık olarak Kurulumuz, imce sözünü benimsemiştir.

* parafe etmek : imcelemek. Örnek: Bosna’da beş yıldan beri devam eden savaşı sona erdiren anlaşmanın imcelenmesinden sonra başkent Saraybosna’da şenlikler düzenlendi. Bu sözün türevleri de aşağıda olduğu gibi karşılanabilir.

* paraflı : imceli.

* parafsız : imcesiz.

* pedal : Fransızca pédale. Bir araçta, bir makinede ayak yardımıyla dönmeyi veya hareketi sağlayan düzen. Bu söz için Kıbrıs’ta yaygın olarak kullanılan ayakça kelimesi Kurulumuzca da kabul edilmiştir

* performans : Fransızca performance (elde edilen sonuç; başarı). Bir oyuncu veya takımın gösterebileceği en iyi derece. Teklif ettiğimiz karşılık: başarım. Örnek: Türk takımı üstün bir başarım gösterdi.

* pivot : Fransızca pivot (eksen, mihver; mil). Basketbolda, “hücum ettiği çembere sırtını dönmüş olarak oynayan, ele geçirdiği topu pergel hareketiyle potaya yollayan hücum oyuncusu” anlamında kullanılan bu kelime için teklif ettiğimiz karşılık: eksen oyuncu. Örnek: Larry, Avrupa’nın en iyi eksen oyuncularından biri olarak gösteriliyor. Oyuncunun bir ayağını sabit tutarak yaptığı dönme hareketi anlamında kullanılan pivot hareketi için pergel hareketi kullanılmalıdır.

* play-back : İngilizce play-back (hareket ve mimiklerin önceden kaydedilmiş sese uydurulması). “Play-back”te ses, izlediğimiz sanatçıdan değil, banttan gelmektedir; fakat sanatçı, o anda söylüyormuş hissini uyandırmak için söyler gibi yapmaktadır. Teklif ettiğimiz karşılık: söylemseme. Örnek: Minikler arası söylemseme yarışı yapıldı.

* play-back yapmak : söylemsemek, söylemseme yapmak, söylemsemeyle sunmak.

* podyum : Fransızca podium. “Atletizm yarışmalarında derece alan atletlerin veya giysileri sergilemek için mankenlerin çıktıkları merdivenli yüksekçe yer” anlamındaki bu söz için Kurulumuz, çıkmalık sözünü önermiştir. Örnek: Çıkmalıkların başarılı mankenlerinden Canan Mutluer iş kadını olmaya karar verdi.

* reality-show : İngilizce realty (gerçek, gerçeklik) + show (eğlendirici nitelikte gösteri). “Anında tespit edilen gerçek sahneler” olarak dilimizde kullanılan bu söz için Kurulumuz gerçekleme (gösterisi) karşılığını önermiştir. Örnekler: Gerçekleme gösterilerinin Türkiye’deki örnekleri hızla artıyor. “Yakın Takip, Olay Var, Sıcağı Sıcağına, Kayıp Aranıyor, Yangın Var” bu türün örnekleridir. Hülya Uğur’un sunduğu Apolitik adlı gerçekleme gösterisinde bu akşam yine birbirinden ilginç konularla politika üzerine sohbet var.

* santrifüj : Fransızca centrifuge. “Bir karışımın taşıdığı çökebilir ögeleri, parçacıkları ayırıp çöktürmekte kullanılan lâboratuvar aleti” anlamındaki bu söze karşılık olarak Kurulumuz, daha önceden teklif edilmiş olan merkezkaç kelimesinin uygun olduğu görüşündedir. Örnek: Bu işlem merkezkaçlı makinelerde yapılabilirself-servis : İngilizce self (kendi, kendine) + service (hizmet). Teklifimiz: seçal. Örnek: Bazı lokantalarda hizmet seçal şeklinde veriliyor.

* slogan : İskoçyalı bir klanın savaş narası olan “gaelce slaugh-ghairm” sözlerinden çıkmış olan slogan, bugün “kısa ve çarpıcı propaganda sözü” anlamında kullanılmaktadır. Bu kavram için, Oğuz Kağan Destanı’nda “savaş narası”, bugünkü Kırgız Türkçesinde ise tam olarak slogan karşılığında kullanılan bir sözü teklif ediyoruz: uran. Örnekler: Lise ve dengi okullar arasında sigaraya karşı uran yarışması düzenlendi. Meydanda toplananlar Kıbrıs lehinde çeşitli uranlar attılar.

* smaç : İngilizce smash. “Voleybol, tenis, masa tenisi, hentbol gibi oyunlarda, rakip alana veya kaleye indirilmek suretiyle topa yüksekten, sertçe ve dik bir biçimde vurma” anlamında olan bu söze karşılık olarak Kurulumuz, çivileme ve küt inme sözlerinin uygun olduğu görüşündedir. Örnek: Takıma yeni alınan oyuncu, mükemmel çivilemeleri (küt inmeleri) ile dikkat çekti.

* smaçör : çivileyici, küt inici

* spekülâsyon : Fransızca spéculation. (felsefede tasavvur; soyut ve anlaşılmaz düşünce; vurgunculuk). “Soyut ve anlaşılmaz düşünce, konuyu saptırarak boş konuşma” anlamı için teklif ettiğimiz karşılık: düşüntü. Örnek: Bu konudaki düşüntülerden artık herkes bıktı.

* stabilize yol : berkitme yol. Örnek: Berkitme yolların üzerine sıkıştırma işleminden sonra asfalt kaplama yapılır.

* stand-up : İngilizce orijinal imlâsıyla Türkçeye giren bu kelime “ayakta durmak, ayağa kalkmak” anlamlarındadır. Dilimizde son dönemlerde stand-up komedyenler şeklindeki kullanışıyla yaygınlaşan bu kelimeye Kurulumuz, sözçatar karşılığını teklif etmektedir. Örnek: Sözçatarlar Türkiye’de konu sıkıntısı çekmiyorlar.

* şilt : İngilizce shield. Bu söz Türkçede “üzerinde genellikle bir kurum veya kuruluşun adı, işareti kazılmış olan ve takdir için armağan olarak bir kimseye veya gruba verilen kalkan biçiminde levha” anlamında kullanılmaktadır. Bu söz için Kurulumuzun önerisi ergilik’tir. Örnek: Şehir Tiyatrolarına emeği geçenlere ergilik verilecek.

* tabldot : Fransızca table d’hôte (ev sahibi sofrası). Karşılığı: seçmesiz yemek. Örnek: Seçmesiz yemek usulünde belli yemekleri yemek zorundasınız.

* talk şov : İngilizce talk (konuşma) + show (gösteri, gösteriş). Son zamanlarda ekranda moda olan talk şov, “televizyonda sohbet programı sunan, fakat sohbetten çok kendi sunuculuğunu bir gösteriye çeviren kimselerin yaptığı iş” için kullanılmaktadır. Bu anlamda iki karşılık teklif ediyoruz: çene yarıştırma (orta oyunundan), söz gösterisi. Örnek: Televizyondaki söz gösterisi (çene yarıştırma) programını seyrettiniz mi?

* talk şovcu : Yukarıdaki maddede anlatılan işi yapan kişi. Teklif ettiğimiz karşılık: çene yarıştırıcı. Örnek: Çene yarıştırıcılık son zamanlarda geçerli bir meslek hâline geldi.

* tomografi : Fransızca tomographie. Türkçede tıp alanında kullanılan bu kelime Türkçe Sözlük’te, “bir organ veya organizma kesitinin röntgenle filmini çekme yöntemi” şeklinde tanımlanmıştır. Kurulumuz bu söze karşılık olarak kesityazar (belgesi) ve bilgisayarlı kesityazar (kısaltması BK) kelimelerinin kullanılmasına karar vermiştir. Örnek: 1998 yılı Mart ayı için uygulanacak bilgisayarlı kesityazar ücretleri Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

* trap : İngilizce trap (tuzak). Dilimizde atıcılıkta kullanılan ve skeet’le benzerlik gösteren trap kelimesine karşılık olarak Kurulumuz, uçurvur sözünü teklif etmektedir.

* travmatoloji : vuruk bilimi.

* türbülâns : Fransızca turbulence. Bu söz dilimizde iki anlamda kullanılmaktadır. Bunlardan biri “gaz ve sıvı maddelerin girdap şeklinde oluşturdukları akıntı biçimi”, ikinci anlamı ise “huzursuzluk, rahatsızlık, kargaşa”dır. Kurulumuz bu Fransızca söz için burgaç ve hava burgacı kelimelerinin uygun birer karşılık olduğunda birleşmiştir. Örnekler: Paris seferini yapan yolcu uçağının hava burgacına girmesi sonucu yaralanan hostes önceki akşam İstanbul’a getirildi. Biz, kısa dönemli giriş çıkışları, burgaçları çok büyütüyor, gelişmemizi görmeden çöküyoruz diyoruz.

* ültrason : Fr. ultrason (sesten hızlılık). Dilimize Fransızcadan geçen bu kelime Türkçe Sözlük’te ”İnsan kulağının alamayacağı nitelikte olan yüksek frekanslı ses titreşimi” şeklinde tanımlanmaktadır. Kurulumuz bu kelimeye karşılık olarak yansılanım sözünü önermektedir. Örnek: Deniz sondajlarında yansılanımdan yararlanılır.

* Ültrason yanında aynı köke dayanan ültrasonografi sözü de vardır. “Bir tümörün yerini ve sınırlarını tespit etmek amacıyla farklı yoğunlukta doku ve organlardan geçen yüksek frekanslı ses dalgaları yansımasının çizelge hâlinde kaydedilmesi” anlamında tıp alanında kullanılan bu kelimeye Kurulumuzun bulduğu karşılık yansılanım çizelgesi’dir. Örnek: Doktorlar hastayı muayene ettikten sonra yansılanım çizelgesi çektirmesi gerektiğine karar verdiler.

* ültrasonograf : Yansılanım aygıtı, yansılanım cihazı. Örnek: Renkli yansılanım aygıtı (cihazı) ile pek çok damar hastalığı hastayı yormadan teşhis edilebiliyor.

* vantilâtör : Fransızca ventilateur. “Kapalı bir yerin sıcak ve durgun havasını dalgalandırarak esinti sağlayan veya belli bir ortama temiz hava üfleyen alet” anlamında yaygın olarak kullanılan bu söz için Kurulumuz, birçok öneri arasından yelveren ve estireç kelimelerinin uygun birer karşılık olduğunda birleşmiştir. Örnek: Çifte kademeli, döner başlıklı masa yelvereni, aradığınız serinliğin kaynağı oldu.

* vokal : Fransızca vocal, Türkçede birkaç anlamda kullanılır. Temel anlamı sesle ilgilidir. Bunun dışında “müzik, şarkı, opera, oratoryo gibi insan sesi için yapılmış besteler, ses müziği” anlamında kullanılır. Gramerde ise a, ı, o gibi seslileri anlatan bir terim olarak geçer. Dolayısıyla bu kelime için önerdiğimiz karşılıklar müzikte seslik ve gramerde ünlü’dür. Örnekler: Şarkıların hepsi ilginç sesliklerle süslenmiş. Sanatçının yeni çıkacak olan kasetindeki birkaç şarkıya seslikte arkadaşlık edeceğiz. Türkçe, ünlüleri bol bir dildir.

* vokalist : Fransızca vocalist (bir müzik parçasını okuyan veya bir şarkıcının parçasını okurken ona eşlik eden). Bu söz için önerilen karşılık seslikçi’dir. Örnekler: Konser için hazırlanan dev sahnede 30 kişilik orkestranın yanı sıra dansçılar, seslikçiler de görev alacak. Son günlerde zevkle dinlediğimiz sanatçının Nilüfer’in seslikçisi olduğunu biliyor musunuz?

* walkman : İngilizce walkman (pille çalışan, kulaklık aracılığı ile müzik dinlemeye yarayan ve insanın üzerinde taşıyabileceği teyp). Bu kelimeye Kurulumuz, gezerçalar veya yürürçalar karşılıklarını önermiştir. Örnek: Yeni aldığı gezerçalar (yürürçalar) onu oyalıyordu.

* web sitesi : ağ sitesi.

* zaping : İngilizce zapping (vurmak; ünlem olarak bom). İngiliz argosuna ait bu kelime “televizyon kanallarında gezinmek” anlamını kazanmış ve bu anlamla Türkçede de kullanılır olmuştur. Teklif ettiğimiz karşılık: geçgeç.

* zaping yapmak : Teklif edilen karşılık: geçgeç-lemek, geçgeç yapmak. Örnek: Televizyonda geçgeçlemek (geçgeç yapmak) pek çok kimsenin zevki hâline geldi.

(1656)